gümüş kordonum esnedi
yükseliyorum!
yer çekimini bulamasaydı newton
cehennem olmayacak mıydı?
/saçma!
ne kadar yükseldiğini düşünsen de
ve ilkbahar boylamınca uzanmış
'o' dalmış/ suskun/ hep bir sonbaharı bekler...
(oysa ayrılık vaktidir/ neye kavuşmayı bekler
solgun bulutlar da bulduğu bir şey mi var?)
yollara buğdaylar döküyor bir ihtiyar/gece yarısı
bir güvercini bekliyor saat kulesinde/gelmiyor
aklına sahipsiz bir uçurtma düşmüş/ansızın gece yarısı
göğe bakıyor/bir tek uçurtma yok!
ellerini sessizce cebinde ısıtıyor
yaşamdan düşlere soyutlanan hayat/ ellerimden akıyor şimdi renkler
nehirlerde kuru bedenler gibiyim/ günahlarımı bağışla benim
kendimden çıkar beni/ pastoral uykularda gezdir
çocukların o sakıncasız resimlerin de ki/ hep o maviye özlemi getir
-roma-
-kaçıyorum!
italyan kadınlar karıştırdı istifmi
ah! istemiyorum
levanten rüyaları gizlenmiş kirpiklerine
günlerden pazartesi
göründü karanlık ve uykuya indi yeryüzü
ve aylak bir insan kadar suçluyum
seni düşünmek karşısında
ve her yerde sonbahar
yapraklar gece yarısı
bakışlarımın asude kalabalığındalar
yağmur başladı -sessiz ve uzun
parmakların gibi ince/ gözlerin gibi süzgün
büzüşmüştüm çatlak dudaklarında;
adımı unuttum birden senin adını da
(oysa hayatımda ilk defa öpüşmüştüm)
karaladım gökyüzünü bir resimden
alıkoyar içimdekini 'o' güzel kadın
kalkıp gidecektir bu tren rayların yönüne
seni bende bilecekler/ oysa yanılıyorsunuz
kaçıracağım çocukluğunu senden
izbe
alfabede eksik kaldı izbe
ve takıldı harferin telvesine adın/düştü
düş tüyünden bir kanatı büyüdü/iz
eski bir kaf ’tan bugün kef ‹e geri dönüldü
sustu lâmelif ha. mim.
bir de içine çekmiş bakışlarını
bir geyiğe varır şimdi ormanını arayan dağ
şiirini arayan tan yerinde ağarır
-cebinden çıkarır al yazmasını da
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!