Sevdiceğim sana bir çift sözüm var
Arzu edip aşkla istedim seni
Gözlerimde iki damla yaş ile
Dua edip Allahdan diledim seni
Talih mi şans mı yazgımı desem
Aslı; İsmail’i kurtarmaktı ya..!
Özünü unutma! Bu asıl bayram.
Halilullah gibi hani sadakat?
İslamlık ölüyor bu nasıl bayram.
Bir olup Allaha birce tapmalı
Yazılmış alnıma kara yazılar,
Sen uzaksın hasret acı ben garip.
Hasretin; Bağrımda yara, sızılar...
Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.
Bakarsın görmezsin gözünde perde,
İyi ki sevmişim güzel ben seni,
Nazına cilvene kanayım da gör.
Benliği kaybettim o günden beri,
Ben seni bir Leyla sanayım da gör.
Seninle yaşadım dünü bu günü,
ESKİ EV VE YAŞLI ADAM
Bir akşamüstü mevsim sonbahardı, yapraklar sararmış, geceler uzamaya başlamıştı. Rüzgârın esmediği nadir gecelerden biriydi, hava çok durgundu, zaman durgundu sanki. Gökyüzünde yıldızlar pırıl pırıl parlıyor, hissedilir bir soğuk insanın içine işliyordu adeta.
İşte böylesine soğuk ve ayaz bir gecede, oldukça yaşlı, saçları bembeyaz ağarmış bir adam, soğuktan boynunu içine doğru çekmiş, hafif kamburunu çıkararak ağır adımlarla şehrin dar ve ara sokaklarından üç tıkırtı eşliğinde yavaş yavaş ilerliyordu.
Ay ışığı pencereden girende
Yüreğimi sevdalara daldırır
Melek yüzlü nazlı yâri görende
Can özümden bir çift suna kaldırır.
Derde deva aşk bakışlı gözleri
Ne bileyim bu devran niye böyle
Alnımıza yazı yazanlara sor..!
Habil ile Kabil den beri böyle
Kardeş kuyusunu kazanlara sor..!
İster oralı ol ister buralı
İki baş horanta, bir köroğlu bir ayvaz,
Yetse bir simide, yetmez tekine...
Görmezler verirler, yetki ve cevaz,
Etse talim yine; Ziftin pekine..!
06.06.2015/Kahramanmaraş
Zatı muhteremler dinleyin hele!
Zalimin ateşi yaktı yakacak...
Mazlumun ahını koymayın yere,
Dünyanın çivisi çıktı çıkacak.
Kötüler bendini yıkmak üzere,
Ömrü sermayeden bir yaprak daha
Savruldu boşluğa döküldü gitti
Hayata kök saldı bir çorak vaha
Zaman sularında, söküldü gitti.
Damarda kanlarım deli aktılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!