Arslanoğlu Arslan’ın alnında ter tükenmez
Bir ölür bin dirilir, bu vatanda er tükenmez
Sevdanın ocağında, aşk ile yanacağım
Nefes alıp verdikçe hep seni anacağım
Hat ne demek bilir, haddini aşmaz
Kaynadıkça kaynar, dışarı taşmaz
Cihanı verseler doğrudan şaşmaz
Dost ker sözü assa, dar olur aslan
Kalk gel ektiğimiz buğdayı biçek
Oluklu çeşmeden bir yudum içek
Her bahar bağrıma çiçek ek çiçek
Yad eli değmemiş genim aslanım
Eylülde boynuma sarıldı güzüm
Kırk senelik aşığım, dostuma gül atamam
Gel de beni sen anlat, ben beni anlatamam
Güneş yüzünden önce
Gözünü gösterir bana
Gözlerimin içi güler
Çözülür bir bir
Gönlümdeki buzlar
Sen bu sabah
Sevdanın gölünde
Güneşin doğuşunu
Seyrettin gönlünce
Ben dün gece
Bir canın gidişini
Ayda yürüdüm bu akşam
Onca gürültüde sessiz
Ne çayın tadı var
Ne kahvenin
Kendimi
Kendime anlatmak
Eli anlatmaktan
Bin kere zordur
Benim çeşmelerim
Nisan ortasında
Şu şeyda bülbülü çağır da gelsin
Ötüp er seherde bağrımı delsin
Nere göçtüğümü damla ne bilsin
Boz bulanık sele, sor beni beni
Ekimde kırk evlek buğday ekerdim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!