Bine üç yüz yetmiş üç oldu tarih
Bu asrın şerrinden sığın Allah’a
Kimseden meymenet umma sen artık
Umduğun arz eyle ulu dergâha
Bülbülün figânı gül kapısından
Gezerek vatanda olmuşam seyyar
Dost ile gezdiğim yolun aşkıyım
Göklerde uçarak eyledim tayyar
Hûma gibi bu ahvalin aşkıyım
Türk çocuğu aç gözünü uyuma
Girdim yarin bahçesine
Bülbülün gülleri eser
Bir güzele verdim meyil
Serimde yelleri eser
Yaktı beni aşk ataşı
Gitti şita, geldi bahar
Bu dağların lâlesi var
Gurbet elde kalanların
Elbette ki sılası var
Sen bu esrara ol duyuk
Gel sana anlatım misafir gardaş
Kâbe mü’minlerin doğru râhıdır
Huzur-u Rabbi’ye dur yavaş yavaş
Burası oranın kıblegâhıdır
Dur huzura, vazgeçme sohbetten sazdan,
Gene bahar oldu bülbül ötecek
Ya neydim sinemi yar yaralamış.
Nunufar, tûtiyâ, sünbül bitecek,
Hayıf, bu dağları kar yaralamış
Taşı deler ehl-i hal intizarı
Gene bahar oldu, bülbül ötecek
Ya neydim sinemi yar yaralamış
Lale, sünbül, mor menemşe bitecek
Hayıf bu dağları kar yaralamış
Gel bak cennet oldu şirin vatanım
Gel bak bu yurt cennet olmuş
Ne hoş bu varın Türk ili
Her yanı bereket dolmuş
Hayırlı varın Türk ili
Yaz mevsimi çağlarında
Gel bak sevdiğim güzel
Otuz yıl ağlattı beni
Sevdası ser tâ kadem
Ansızın tuttu beni
Irgadım beşiğini
Tarîkat dervişiyem ben çalarım tabl-ı nâkûsu
Giriftar olmuşam aşka bilirim nazm-ı ‘arûsu
Okudukça kitabını boşadım kibr ile hırsı
Ben oldum bülbül-i şeydâ figandan almışam dersi
Benim bu âhûzarım hep Muhammed Mustafâ’dandır
Ebâ Bekir, Ömer, Osmân, Aliyyü’l-Murtazâ’dandır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!