Konuşmayı öğrendikten sonra sustum, anlam kazandı susuşlarım.
Kelimelerin peşinden giden bir bilme dilencisiydim, kırk yıl köleliğine mahkûm edecek bir ilme açıldı avuçlarım.
Üftadeyim susuz şehrin merkezinde.. Pür-hazan gönlüm, iftarsız oruçlarım…
‘Anne’ dediğimde geçen acılarım, öpüldüğünde iyileşen yaralarım yoktu benim.. Ter yağışlı çetin yokuşlarım…
Kalbinin çirkinliğini seyreylemeyip,
Yüzünün güzelliğine mi kanayım?
Heyhat! Fani olanı sergiliyorsun önüme…
İnan diyorsun! Hangi ispatsız sözüne inanayım?
Yine gam iliştiriyorsun günüme..
Sevmiyorsan eğer sevda rahlesinde aşk okumayı,
Bismi-nûr…
‘Yasin’ serinliğiyle,
Bir avuç toprağı katran gözlere üfüren gecenin mukaddes meltemine;
Nur-ul Envâr’ı basıp bağrına, siyahı üzerine çeken karanlık geceye;
Mübarek bir yatağın, ölüm kokan yanında nefes alan aşk’a, Es-selam!
İstanbul… Ah seni bir an görebilmek..
Hasretim suzan gibi…
Kalbinin henüz hiç kimsenin göremediği,
Henüz hiç kimsenin giremediği sokaklarında dolaşmak..
İklimim hazan gibi…
Kalbinin en suskun, en sevgili, en güzel caddesinde bir yer ver bana;
Evet, yine ben… Satırlara yüreğinle dokunabilsen,
İçimde kopmayı bekleyen ne kıyametler var bir bilsen…
O gün doğmaz, gün batmaz sevdalar diyarına girebilsen,
Sen susarsın lal olursun, ellerinde titreyen kalem konuşur…
Güneş gibi ol sevgi saç karanlıklara, inan ki değer
Aşk tuttu kalemin elinden…
Sayfaların şakağından öperken.
Ve damarlarımızdan aşk muştusu geçerken,
Çekildi ebru ebru, ve yazıldı suya ilk kelime. “…”
Kuşların bahara tebessüm ettiği bir vakitte
Aşk’a, geceyi daldırmak…
Dolunay, geceyi süslüyor ak saçlarıyla
Yalnızlığın damarından kalbe giriyor Aşk
Nazar eder yıldızlar lafbaz bakışlarıyla
Hani bilirsiniz ya;
DUYGULAR VARDIR,
Kalemden kâğıda lehçe dökülen
Benlikten kaçırıp meçhule götüren
GÖNÜLLER VARDIR,
Bu alemin uykusuna ram olmaz, kıyamda ayılan
Bensizlik mehtabında açar gözünü, aşkta bayılan
Aşk, geceyi kuşatan bir nâlan… imtihanla yoğrulan
Mim gibi eğilir, vav gibi bükülür, aşkta doğrulan
Sen şimdi yağan karın düşüşünü izlersin pencere kenarlarında.
Bir kar tanesi olup gözlerinin baktığı yere düşsem ya!
An alıcı gözlerinle andan der beni…
Al götür bambaşkalara,
Yüreğinin en serinine yağdır beni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!