Sana bir hâtıra benden bu şiir;
Oturup yan! Beni kaybettiğine...
Yokluğun zulmeti, sînemde zehir;
Oturup yan! Beni kaybettiğine...
Düşürüp gönlümü firkat dağına,
Aşk derdine düştüğünden beridir,
Her şeyi ateşten görür Pervane.
Aşığın elbette ateş yeridir...
Sineyi ateşe verir Pervane!
Aşkın zehri girdi mi bir kez öze,
Şair olmak, yâre kanmak demektir;
Bir alev bakışa yanmak demektir,
Yanıp yanıp küle dönmek demektir,
Aşka yanmayandan şair mi olur?
Şair olmak, hasret çekmek demektir;
Gönlümün her zerresinden nûş eder âh nâresi!
Bendirim yârin peşinden ağlayan avvâresi...
Yol ki bilmem cism-ü cândan geçmeden yâr vaslına;
Cân benimdir, sanma sâkî, varken ol cân pâresi!
Kâinat hastanedir, hastadır cihan sana...
Uğruna canlar verir kim nice insan sana!
Padişah olsa eder yer ile yeksan tahtı,
Yüz görümlüğü eyler tacını sultan sana.
Şunu bil ki sevdiğim, hayat hep böyle olmaz.
Sanma baharın geçmez, sanma güllerin solmaz.
Guvenme hiç kendine, bugün güzelsin diye.
Yusuf'a kalmayan taht elbet sana da kalmaz!
Kaan YILDIZ
Kelleyi kaptırmış adam, nefsin çektiği tasmaya;
Fasık fasık gider gelir o yosmadan bu yosmaya.
Gece gündüz hiç boş durmaz, günahtan günaha koşar;
Hak-hakikatten habersiz; gafil doğmuş, gafil yaşar...
Sanma ki eşref-i âlem ol mihrâk-ı âdemsin sen;
Zerre-i ahzâr-ı ehl-i vel ketim-i ademsin sen…
Dûr-i ervâhın dökülür, rahm-u kibriyâ sırrına;
Ol sırrı kenz-i mâfiden yüz çeviren mahremsin sen!
Bir asude vaveyla kopuyor gözlerinden,
Kopuyor o en kutsi menkıbelerden derin...
Çekiyor ikimizi bir masal diyarına,
Gözlerin ah gözlerin senin en güzel yerin!
Gelişin Kaf Dağından beyaz bir tül açıyor,
Sen yirmi yaşında bir gonca gülsün.
Bense kırk gülşenden kovulmuş Bülbül;
Bırak da tâlih hep yüzüne gülsün...
Bırak da bitirsin beni tahammül!
Sen yirmi yaşında bir gonca gülsün.
Ben güzelim diye çalım satarsın
Mecnun olmayınca Leyla olurmu
Beni görür kaşlarını çatasın
Gerçek yar dediğin böyle olurmu
Ben güzelim diye çalım satarsın
Mecnun olmayınca Leyla olurmu
Beni görür kaşlarını çatasın
Gerçek yar dediğin böyle olurmu