Duydum gençlerin sevda nağmelerini
Parıldarken kürekler aşkla meşkle
Ve bozkır çimlerinin iç çekişlerini:
Asla, dönüş yok geri!
Ah yürekler, inleyen çimler,
Yüreğimin yakınında çırpınan bu yürek
Umudum ve varsıllığımdır benim,
Mutsuzum ayrılırsak
Ve mutluyum öpüşler arasında;
Umudum ve varsıllığımdır - elbet! –
Ve bütün mutluluğum.
Soylu bayan, söylemeyin lütfen
Biten bir aşkın kederli şarkılarını;
Bırakın kederi bir yana ve şakıyın
Nasıldı aşkın alazı.
Şakıyın uzun derin düşünü
Senin Mithridates’in olsaydım
Karşı koysaydım zehirli bir oka karşı,
Gene de basardın beni bağrına
Vecd olurdu yüreğin
Ama itiraf etmeliyim ki
Şefkatinde biraz garez de yok değil.
Şanını ve gücünü yitirip de
Bir dost dahi bulamamışa,
Küçümseyen ve öfkeli düşmanları arasında bile
Soyluluğunu elden bırakmayana,
Avutan türküdür, yoldaştır
Sevgi.
Usulca gel ya da git usulca:
Yüreğin kederi sezse de
Koyakları ve hayli yitik güneşi,
Oread takınsın gülüşünü,
Dağın saygısız havasına
Tarat uçuşan saçlarını.
Saçlarını usulca tarar,
Tarar uzun saçlarını,
Usulca ve zarafetle mırıldanır
Neşeli bir şarkıyı.
Güneş vuruyor söğüdün yapraklarına
Parlak kep ve flamalar içinde,
Şakıyor çukurun dibinden:
Gel peşimden, gel peşimden,
Dilediğin sevda ise.
Peşimizden gelmeyecek hayalpereste
O şirin bağrının içinde olaydım keşke
(Ah ne güzel ne de şirin!)
Hiç bir yabansı yelin bana ulaşamayacağı yerde.
Bedbaht hırçınlıklar yüzünden
Olmak isterdim bağrının içinde.
Doygun ırmağın üstünde salınırken
Altın koyusu iri salkımlar
Yakamozlu suların üstündeki kanatlar dalgınlaşır
Kasvetli günlerle.
Kızgın bir dalga tufanı
VEKiLLERE DUYURU
Kim çok verirse parayı,
Rakiple açar arayı,
Doldur bizim kumbarayı,
Kesinlikle kazanırsın,
**
Dolaş gezin kapı kapı,
Dört katlıdır benim yapı,
Gece kondu ver bir tapu,
Kesinlikle kazanırsın,
**
Güven kalmadı Fakı’ya,
Altın ...