Giymiş sevdiğim incecik bir entari
Elma ağaçlarının arasında,
Şen şakrak rüzgârlar esmeyi
Arzular topluca orada.
Hoyrat rüzgârların taze yapraklara
Kuşatmadaki bir orduyu duyuyorum ve gökgürültüsünü
Dizleri köpüklü atların suya batışını:
Kibirli, kara zırhlar içinde duruyor tepelerinde
Hor görerek yuları kımıldatıyor kamçıyla at arabacıları.
Geceye doğru bağırıyorlar savaş adlarını.
İsterdim ki uzanalım
Karaçam korusunda,
Gün ortasında
Sepserin gölgede.
Ne de hoş uzanmak orada,
Rahoon’a yağmur usulca iner, incecik,
Düşer esmer yarimin kabrine incecik.
Sesinin kederi gel der, mahzunca
Gri ay ışığında.
Dinle sevgili,
Acaba ne öğütledi yüreğine
Bu başı bağlı ay, mahcup şirin yavrum,
Kadim dolunaydaki Eros hakkında
Şöhreti ve ayakları altındaki yıldızlar hakkında,
Ah hısım akraba dolu
Franziskan rahibi - komedyenle birlikte.
Kimdir geçen yeşil korudan
Eğilirken önünde her ağaç ilkyazda?
Kimdir geçen neşeli korudan
Çıldırtmak için yeşili curcunayla?
Kimindir bu usul adımlar
O bella bionda,
Sei come l’onda!
Serin tatlı çiy’den ve biraz parlaklıktan
Ördü ay sessizliğin ağını
Bahçesinde bir çocuğun
Bir kış güneşi bulmak için göç ediyor
Soğuk kırmızı bir yolda güdüyor davarını,
Çağırıyor onları bildik bir sesle,
Ve Kabra’ya doğru sürüyor hayvanları.
Bir ses, evin sıcaklığını anlatıyor.
Beni kandıran gözler gösterecek
Gün akşamda geçeceğim yolu,
Boz yolun menekşe işaretleri
Yıldızın buluşma ve ayrılma yeri.
Bütün gün duyduğum gürültüsü
İnleyen suların,
Martının arkasında
Kalıyorum keder içinde yapyalnız.
Duyuyorum yellerin çığlığını
Tekdüzeliğinde suların.
VEKiLLERE DUYURU
Kim çok verirse parayı,
Rakiple açar arayı,
Doldur bizim kumbarayı,
Kesinlikle kazanırsın,
**
Dolaş gezin kapı kapı,
Dört katlıdır benim yapı,
Gece kondu ver bir tapu,
Kesinlikle kazanırsın,
**
Güven kalmadı Fakı’ya,
Altın ...