İzmir’deki izlenimlerime göre direnişin ...

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İzmir’deki izlenimlerime göre direnişin gidişatı…

Şimdiye kadar direnişi yakından izlemeye çalıştım… Duyduğum her eyleme katılmaya çalıştım… Birey olarak desteklediğim için, ilk oluşumlara saygılı oldum… Böyle bir eylem varsa elbette bunun sağlıklı yürümesi için düşünenler de vardır düşüncesi hakim bende… Dışarıdan bakmak bazen daha yaralı oluyor sanıyorum. Gruplar slogan gürültüleri içinde fark edemiyor bazı eksiklikleri…
İzmir’de daha eylemin üçüncü günü, saat 21.00’de Gündoğdu Meydanı’na giren İP’liler, özellikle diğer grupları tahrik etmek için ‘’Mustafa Kemal’in askerleriyiz! ’’ demeye başladı… Elbette bunu içten söyleyene sözümüz yok. Onlarla yine paylaşacak ortak noktalarımız var. Ama bunu diğerlerini tahrik etmeye yönelik görünce korkum büyümeye başladı… Ardında belli bir yöneticisi olmayan ve kendiliğinden toplanan CHP tabanı da onlara katılmaya başladı…
Neydi direnişin amacı nereye kayıyor…
Direnişin sebebi Taksim gezi parkındaki yeşil alanla sınırlı olsaydı, eylem taksim ya da İstanbul’la sınırlı kalırdı… Bu sadece bardağı taşıran son damlalardır…
Bütün yazışmalardan da anlaşıldığı gibi… Eylem demokrasinin tümüyle rafa kaldırılması, emekçi halkla dalga geçilmeye başlanması, ‘ben ne dersem o olur, o doğrudur’ mantığı, katiller ellerini kollarını sallayarak dolaşırken, çocuğu, kardeşi için ağıt yakanların bile cezalandırılması, kadın cinayetlerinin ve tecavüzlere karşı umursamaz tavırlar, hatta teşviklere karşı, Robosky, Reyhanlı ve diğer birçok katliamların suçlularının saklanması, son otuz yılda ücretlerin ¼ oranında azalması, sendikaların anti-demokratik yasalarla eritilmesi, örgütsüz işçilerin iş garantisinin kalmaması, emeklilik imkanlarının ortadan kaldırılması, üniversite gençliğinin mezuniyetten sonra işsiz dolaşması, ülkemizin birçok yerinde NATO’ya askeri üs verilmesi, komşularımızla aramızda dostlukların bozulup, her an savaş çıkarma riskinin artması, Üniversitelerin eğitim amaçlı değil, ticari amaçlı kurumlar haline dönüştürülmesi…
Bunlar gibi bütün toplumumuzu rahatsız eden sayısız sebepler var. Başlayan direniş, iyi bir organizasyonla sürdürülmezse sonuç perişanlığa dönüşür…
Evet, ilk defa tabandan gelen, genç insanların hareketi olarak çok önemli bir direniştir… Ancak kendiliğinden gelen bu direnişle sonuçta 68 gençlik hareketleri gibi sönümlenip gider… Hatta sonuçta egemen güçlerin işine yarar… 15-16 haziran olayları da önemliydi, ancak sendikalar o harekette de kontrolü elden kaçırdı… Partiler de kontrol edemedi, sonuçta iki sendika yasasının değiştirilmesiyle sınırlı kaldı… Tekel direnişinde de ücret zammından fazla bir şey elde edilemedi… Zaten beklenemezdi de. Basın fazla abarttığı için değiniyorum… Basın bütün iç potansiyelleri görmezden gelerek, patladıktan sonra da olduğundan fazla abartarak toplumları yanıltmakla görevli gibi…
Bu güne kadar tavandan örgütlenmeler oldu. Dolayısıyla tavandakiler en doğrusu kendileri olduğuna inandıkları için başka görüşlerle birleşmeye yanaşmadılar, Toplum çıkarlarından çok grup çıkarları korundu… Dolayısıyla bölünmelerin önüne geçilemedi… Tepeden örgütlenmelerden umudun kesilmesi böyle bir taban hareketini doğurdu…
Şimdi iki önemli tehlike var önümüzde…
Bir ulusalcılarla, tüm bu sıkıntıların kaynağı olan Emperyalizme ve kapitalizme ve onların işbirlikçilerine karşı olan özgürlükçü hareketler arasındaki (bana göre uzlaşmaz) çelişki…
İkincisi; Tavandan örgütlenmeler olan bugün direniş içindeki örgütlerle, Henüz hiçbir örgütlenmeye katılmamış örgütsüz direnişçiler ve dernekler arasındaki (uzlaşılabilir) çelişki…
Birinci çelişki, (yani ulusalcılarla) aslında emperyalizme karşı görülmekle beraber sanki bugünkü savundukları emperyalizmin hizmetinde olmamışlar gibi davranarak egemen güçlerin lehine direnişi bölmeyi amaçlamaktadırlar… Davranışları açık ve nettir… Askerlik düşünmemek demektir Emire itaat demektir… Kimden kime karşı emir alacaklarını da açıkça bağırmaktadırlar…
Yani, istikrarlı bir şekilde günden güne artan zenginle fakir arasındaki uçurumun sorumlularına hizmette kusur etmiyorlar…
İkinci ayrılık noktalarında bir an önce ortak bir program etrafında birleşmek gerekmektedir… Yoksa bu direniş başarısızlıkla sonuçlandığında en fazla zarar görecekler direnişte ön safta olan arkadaşlardır. Örgütlü örgütsüz bütün direnişçilerdir… İşin ciddiyeti kavranıp basit hesaplardan taviz verilmeli, sağlam bir örgütlenmenin temeli atılmalıdır.
Esas olan eylemi başlatmak değil, sürekliliğini sağlamak ve sağlam bir yapılanma ile noktalamaktır. Bu her an özgürlüğümüzün ve mücadelemizin garantisi açısından önemlidir. Bu gün yerellere yayılma ve merkezden hareket gibi pasif olarak görülen bu ayrılık bölünmeden ve büyümeden önlenmelidir.
Gençlerin dinamizmi ile örgütlü birimlerin deneyimleri bir arada iyi bir şekilde yeni bir yapılanmayı başarmalıdır. 30 yıl sonra bir daha ezilirsek, bunun sorumluluğunu hiç kimseye yükleyemeyiz ve hesabını veremeyiz…
Başarılar dilerim.

Mehmet Halil
Kayıt Tarihi : 28.6.2013 10:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Halil