Çul-çaputu tercih ettim hasıra,
Şu başımdan dert gitmiyor bu sıra.
Pirinç için gider iken Mısır’a
Evdeki bulgurdan darıdan oldum.
Tazı gibi kovdum dünya malını,
Hani? Nerde kaldı o eski avlar?
Ördeğin Yeşili, Bozu kalmadı.
Tarla-takım oldu nice avlaklar,
Kurutuldu göller, sazı kalmadı.
Gelmez oldu Kılkuyruğun sökünü,
Oldum ' Ol ' deyince Rabbelalemin
Geldim bu aleme mekan içinde.
Erişti evveli hükmü ademin
Kapandım secdeye iman içinde.
Varıp günahımla yattım toprağa,
Gene burcu burcu kokuyor dağlar,
Çukurova bundan böyle yaz olur.
Al-yeşil giyinir bahçeler, bağlar
Bülbüllerde figan, gülde naz olur
Irgalanır ekinlerin başağı,
'Sevda gözlü papatyam' desem sana 'baharda'
Sen bir çiçek değilsin, bin çiçeksin kırlarda.
Nergiz bakışlarınla bir manolya, bir gülsün
Mor dağları çiğdemi, erguvani sümbülsün.
“Av sporu girsin” diye “düzene
Çalıştık, didindik suyumuz çıktı.
Kimi: “Olur” dedi, kimi: “Bize ne? ”
Ulema katında toyumuz çıktı.
Kapı kapı, makam makam dolaştık,
Ben usandım şu feleğin elinden,
Beni türlü türlü hale düşürdü.
Bir halden bilmezi sardı başıma
Rezil-rüsva etti, dile düşürdü.
Kurudu ağacım, soldu yaprağım,
Hey ağalar yarle açtım aramı,
Gurbet ele görünüyor yol bana.
Seher yeli kanatıyor yaramı
“Gel dalıma kon” demiyor gül bana.
Elden ettim şahinimi, bazımı
Fokurduyor avcılığın kazanı,
Bir devrilse başa gelen hale bak.
Zırcahili, okuyanı yazanı
Tutunduğu dalı kesen kula bak.
Sahtekarlar ödüllendi, pak oldu
AZ KALDI
Sabret gönül sabret, hasret bitecek,
Yaz-baharın gelmesine az kaldı.
Gene bağımızda bülbül ötecek
Yüzümüzün gülmesine az kaldı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!