Çekilmez şu kahrın fânidar dünya,
Senin yörüngenden gitmek iz değil.
Ellibeş yıl oldu yüzmedim derya,
Hükmettin insana ezen biz değil.
Niye yapılır bu zulümler ferde,
Gülmeye hasret kaldık bu dünyada,
Sırtımda bir yığın dertler var iken.
Nasip olmadı yüzmek şu deryada,
Şerefsiz, namussuz fertler var iken.
Dost dostu görmekten kaçıyor şu an,
Adep erkân ile geldim huzura,
Erenlere gönül verenlerdeniz.
Mürşidim kılavuz ser erdi nura,
Kapısına yüzler sürenlerdeniz.
Arı oldum her çiçekde barındım,
Alevi-Sünni-Lazı, Sağ-Sol filan,
Kaldı dünyada iki çeşit insan,
Biri çalışan, biri çalıp yan yatan,
Çalışan insansan, gel bana doğru.
Memurun, Esnafın halnı bir görün,
İki Misafir geldi akşam kapıya,
Biri Muhammet, biri de Ali’dir.
Yüzünü görünce döndüm deliye,
Biri Hüseyin, biri de Ali’dir.
Hızır gelir derler misafir gelince,
Çalışmadan, yorulmadan, terlemeden, başkasının emeğine saygı duymadan... karın doyuran asalakları, insanları tenzih ederek çıkar uğruna ''insanlığı'' unutan sözde insanlara ithafen yazılmıştır.
Kanım içer emperyalist bir vampir,
Uygun bir dam için dolaşır kene.
İkram etsem yemez patates kumpir,
Beğenmez sözümü gülüşür kene.
Çalıştım didindim yüzüm gülmedi.
Terim ile yüzen hordan sayılır.
Nere baksam mutlu insan kalmadı,
İyliği kızartan mordan sayılır.
Aramızda gezer Muaviye soyu,
Kuşaktan kuşağa bıkmaz taşırız,
Görev cevher, yükü çok ağır kirve.
Gönül işi mutlu eder yaşarız,
Vardır bunda da bir uğur kirve.
Gönül nikahı bu kir pas görmesin,
Sade duygulara tatlı sözlere,
İLKE'mi prensip bal etti YAĞMUR.
Hoş bir muhabbete güzel nazlara,
Hanemi bereket bol etti Yağmur.
Seninle beraber şen olsun dünya,
Ağzı şeker, dudakları bal gibi,
Mest eder beni salnarak gelmesi
Dökmüş sırtına saçlarını, dal gibi,
Saçları kömür karası, benim güzelim.
Severim seni, kalbimden atmam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!