Dost aradım, dost sordum, dünün hendesesinde
Kalabalık şölendi; mecali yok sesinde
Bir gördüğüm gölgemdi; bir de akışta zaman
Dondurdu gördüğümü, ol kara kışta zaman
Fotoğraftaki suretim, dünün karmaşasıydı
Surete aklar çalan, zamanın maşasıydı
Kuyuda Yusuf idim, etrafımda karanlık
Ona Yakup ağlardı; bilmezdi, kuyu anlık
Sonrası sultanlıktı; onca cefa çekmeye
Vakit olmaz ki ey dost, sabrı düne ekmeye
Bendeki karanlığa, ışık olmaz gözyaşı
Düşlerim bilmez oldu; ne açlığı ne aşı
Öylece savrulurum, rüzgârın esişinde
Mevsimler tekmil almış; rüzgâr kendi işinde
Şimdi sana desem ki, yazıldım kara bahtlı
Dersin, kendi karanda, sevdaya düşen, ahtlı
Dilin ikrarı kalbe, tasdik için el verir
Birlikte kıyam eder; aşk içün yürek erir
Belki de karışmışım, ışık var, gölgem kara
Bu gölge oyununda, yok gizlenecek ara
Yalnız ölürmüş insan; doğar, havz-ı kevserde
Kalabalık koşarken, yalnızlık saklı serde
İşte böyle bir yangın, alev dumanda sisli
Zihin kurum bağlamış, düşünce onda isli
Dost elinden aradım, ol yarama istimdat
Dost yaradan ağladı, asrın çığlığı, imdat!
Derdime soram dedim, çareyle hemdert misin?
Dedi, kurt ile kuzu... Ahvaline dert misin?
Döndüm pervane oldum; eğri, odunda gizli
Yunus bildi sırrını, doğru, sebât da izli
Ah gönlüm! Tut elimi, tutsan hiç gider miyim?
Tutulsa anda dilim, derd-i derûn, der miyim?
Kayıt Tarihi : 18.8.2021 12:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kaleminize gönlünüze sağlık.
TÜM YORUMLAR (1)