Sen hazanın kızısın
Baharın sonuna sormalı, düşen yapraklara seni;
Rengin her tonunda maharetin olmalı
Rüzgârın sesinde
Ve kuşların kanadında gizlidir hikâyen;
Sessizlikle söyleşir fısıltıların
Göç yolunda.
Sen hazanın kızısın
Hasatta birikir acıların
Aynı tohumların serpildiği toprakta başka açan
Gündoğdu tarlalarında kızıl şafaksın;
Hüzünlü bir şarkısın ekinlerin rüzgârla dansında.
Yaşlı gözlerinde tuz olur sevdan,
Kırmızıya boyanmıştır çoktan pozunu verdiğin
Fotoğrafta hazan.
Çünkü sen, hazanın kızısın
Güz yağmurları dokunur tenine
Geç doğan güneş;
Kadim dostusun geçen mevsimlerin
Yazın, kışın, baharın;
Dökülen yaprak sonrası iskelet kalan ağaçların…
Eski kapılarında poz verdiğin binalar kadar öksüz
Titrek gece lambalarının aydınlığında seyrettiğin gölgeler.
Sokak köpeklerinin bitmeyen oynaşında,
Küçük bir kız çocuğu
Başında örgülü şapka
Sonbahar aşığı şiirler yaşatır mısralarında,
Kırlangıçların göçü anlatır ayrılığı,
Göç yollarında.
Bir varmış bir yokmuş gibisin
Sen hazanın kızısın biten mevsimin ardında;
Midende anlamsız sızılar olur üşümekle birlikte;
Hayal edersin yine de,
Sonsuz bir ovada
Bir tren;
Adını verir ayrılıklara
Giderken…
Kayıt Tarihi : 9.7.2020 17:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!