/1/
Ucuz mazot kokan ellerin arasında bir harita.
Haritada bir anakara.
Anakarada bir yağma.
Okyanuslar ötesinden geldiler,
Beni anlayamazsın…
Yazgısı belirsiz bir toz bulutu aşkımız hala.
Ne kadar döneceğiz birbirimizin etrafında?
Ve kaç asır daha patlayıp duracağız,
Birlikte bir gezegen olmak adına…
I
Şimdi zaman,
Koynumda bir yılan.
Ağar aksak ilerleyen;
Geçmeyen,
Geçmeyen …
Bunlar da son ağlamalarım
Birazdan kalkıp yola koyulacağım
Tek bir adım atmadığım
çok uzun bir yolculuk bu anlayana...
1
Aforoz edilmiş ateist:
Eğil ve haç çıkar metruk bir manastırda.
Sonra ben gelir bulurum seni
Bıraktığım gibi bir cami avlusunda...
ŞİİR ÜSÜTÜNE KARALAMA
Nedir şiir? Bir öyküyü anlatmak mı? Kendi içine mercek tutmak mı? Dünyanın döndüğünü, nasıl ve nedenleri ile renkten renge boyamak mı? Daha buna benzer nice soruya verilecek tek cevap“hepsi” olacaktır. O halde bu ve benzer önermelerle “ne için ve neden yazıldığının bir önemi yoktur” genellemesine vara biliriz.
Öyleyse asıl can alıcı soru, şiirin ne olduğu ya da neden yazıldığı değildir. Asıl soru şiirin nasıl yazılması gerektiğidir. Şimdi “sanat sanat için midir, toplum için midir” kadar kapsamlı bir tartışma konusunu gündeme getirmek bu yazıda pek sağlıklı olmayacağından başka bir şeyden bahsetmekte fayda var.
……………………./…………………….
Havva Anadan kalma isterik bir nöbettin.
Geçecektin, geçecektin;
Geçmeliydin!
Bir sabah bir günaha uyandım.
(SANRI)
Ürkek ama derin bir şeyler vardı sende
Bütün sahte ışıklardan daha parlak.
Sevmeye pek müsait gibiydi iklimin.
Aşk dermeye uygundu toprak.
Geceyi alır mısın giderken?
Yıldızları koy cebine...
Biliyorum,
Üstüme hasretini örteceksin.
Ve artık beni uyku tutmayacak.
Öyleyse uykularımı da al...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!