I
Acelem vardı.
Belkide inkarcı yanımla sana yetişmeye çalışıyordum.
Belki sana bir aşk yetiştirmeye çalışıyordum,
Belki kendimi sana yetiştirmeye çalışıyordum.
Velhasıl acelem vardı benim...
KIRMIZI ERGUVANLAR
Zembereğinden boşaldığında bahar,
Kırmızı açmıştı erguvanlar.
Ben cam kenarında oturuyordum.
Karşındaydım ve seni seviyordum.
1.
Döndüm işte ana vatanıma, öz yurduma.
İlkel benliğimin beni çağırdığı surlara.
Aya kalkacak,
Aşağıya bakacak
/1/
Anne;
Doğduğumda gün ve gece eşit uzunluktaydı.
Ama biliyordun;
Gücün yetmeyecekti.
Benim için eşitleyemeyecektin bu dünyayı…
İÇDENİZLERİM
/Uçurum kenarında bekleşen kuşlar gibi,
Bekliyorlar sesimin evrenden düşmesini…/
/*/
Susarsın tabi.
Hainliğine en güzel perdedir sessizliğin incecik zarı.
Ölümdür;
Ki sana vadedilmiş toprakların öbür adı...
Yaştır;
I
O kavşaktayım işte.
Kırmızıda duruyorum.
Şehrimin, küfürsüz ve sabırla beklediğim tek ışığında.
Tam karşımda
eviniz...
Sevdiğim;
Bir şehir bir aşk ile anlamlanır mı?
Yolları, köprüleri, nehirleri ve insanları,
Savaşları diyorum!
Yahut Ölü ozanları;
Değersizleştirir mi aşk?
Kapandı yaralı yüzündeki yalancı gözlerin.
Ay yuvarlanıverdi göğümden.
Oysa;
Geceme yastık,
Gündüzüme katık,
İnkarlarıma delildin.
Hiç umudum yok deriz,
olmadık hayaller peydahlanırken en derinlerde.
Kendimizle bile fısıldayarak konuşuruz ki,
beklediğimiz gibi gitmediği vakit işler, kimse bize acımasın.
“Benim zaten inancım yoktu” deriz, yalanlar büyüten dilimizle.
Söylenen her yalan yüreğimizin kısıtlı yüz ölçümünde yer işkal eder.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!