günkırıklarımı onaran gecede
sürprizleri besliyor sezdirmeden
zamanın öteki adı: gizem
bir kuş kopuyor uzak bir tepeden
gelip omzuma konuyor
bir gayri can ise çekilen
çıplak ve susuz
ahengi nihana
açılan bir gayri göz ise
huşu içre hayretle
evden çıkarken kış sabahları
manto giyinmek hiç unutulmaz da
baharda ceketler...
ah.. bütün bildiklerim baharlık ceket olsa
bugün pazenler soldu
havı döküldü pamukluların tülbentlerin
ah kırıldı bâl ü şehbâli
bebeklere uyku taşıyan meleklerin
bir gün başlangıcı uzakta
bir ateş mevsimi
ya sıcaklığı dalında salkımın
ya bilinmezlik buğusu
ne sakınıp süzülür
zikr ile parçalamış
atmışsın gene
ateşin murabbaya
adım ki elinde nigâr
gözünde rana
gün evrilirken toplar gölgesini
alır usulcacık içine
geceye dönen saatlerin peşinden
saklı sözleri fısıldaşır
kılık değiştiren yapraklar
yık der akıl cidar-ı sultayı sinsice yükselmiş ağırdan
orada yazgı duçar sabırsız yık ki yol bulsun suskun sızı
epriyen gözelerinde tenin ruhun can çekiştiği bu gece
saklar hem semâen yazıp şen çınıltısını sesin,
onbinlerce layer ve binlerce
kara-kule arasında işleyen
bu tansıklı panoptiğin
farkı: kişiyi aynı anda hem gözlenen
......................hem gözleyen kılması
atlının tahta köprüde çıkardığı tıpırtı
beynimde vuruyor yıldız yıldız aralıksız
su alırken nehrin kahkaha yüklü kayığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!