çocuk dirimin peşinde
çakıl taşları çatal
adam kendince
ölüme alışmakta
tenin çağrısını izleyen: düşünce
hayatım sanki
izlerimi arama / bırakma uğraşı
taşta yazıda
tutkuyla açtığın arkı berkitsen de sevgili
suyun aynasında renk ahenk kıpraşan
esirgeyen ve ç-ı-n-ı-l-t-ı-l-ı çakılla
yuvayı tavaf eden o mesrur şarkıyla
öyle hafif öyle çocuk uyuyup uyanamayız
masasındaydı gökyüzü
ellerinin altında
dağlar vadiler su
hangi tanrı dayanır tükenişlere
hangi kozmik yasayla açıklanır şimdi
'yaşadıklarını ustaca şiirleştiren şair' benzeri ifadeler var şiir-şair üzerine yazılarda.. Bunlara 'eleştiri' demek de gelmiyor içimden.. Çünkü asgari kriterleriyle bile şiir değerlendirmesi yapılamıyor bu yazılarda ne yazık ki! ..
Ne anlamaya kendimizden başkasını, ne yazmaya vaktimiz var..
Dolayısıyla bir şiiri tüm kuvvetleriyle derinlemesine irdeleyen yazılara sık rastlanmıyor. Şairlerin 'yapıt' dediğimiz kitapları üzerine genel, klişe ifadelerle yazılmış tanıtım metinleridir okuduklarımız. Zaten irdelemek zordur da, zaman gerek, herhangi bir şiir/şair üzerine yazılanların katbekat birikmesi gerek.. birileri yazmadan, ilk yazan olmak da istemiyoruz..
dediklerim kendim için de geçerli bu bir; ikincisi şu: şiir ve şair kelimelerini okumaktan da duymaktan da sıkılmadık mı?
dönemez çünkü kaynağına
bir kez nesneleşen
kimi yükselir tekrim
kimi alçalır tezyif edilir
şair olsun ya da olmasın
ama ille de şiirbilir olsun
antoloji hazırlayanlar
geceyi menevişleyen 'su aynası'*nda
döngüsel bir başkalaşım masalı
gösteriyor bilgem:
bahçenin şev tarhlarında boy vermiş
kıvılcım çiçeklerinin sıfır alanından
çevirdim başımda olmayan başı
elimde olmayan el omzunda
seslendim: uyan! hey!
hançeremde olmayan hançereden
duyduk!
hepimiz duyduk
iyi yürekli tanrılar çağırıyordu
üretken devinimin
gümüş kımıltısında ağların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!