biri beni fark etsin diyor gibi
güleç
içinde keskin burgu hançeri
yüzünde ışık yalancı
utanmadan anlatıyor bir kızcağız
keskinden daha ince
yalnızlığın değirmen taşı
iki tonda yansıyor yüzüne
öğütüyorlar diyor beni
kara bahtım gibi ömrümün kara taşlarını
sense bir avuç un
beyazdan az daha belirgince
telaşın var ama
anlamlı konuşuyor dudakların
diyorsun
bir avucundan da ne olacak vermek isteyenin
eser kalmaz her şey yavaşlar birinde günün
siyahı ve beyazı korkulu düşlerin
dönen bu taşlar da eriyip bitmeyecekler mi bir gün
masanın koltuk yanında sen
derin ve yeşil bakışlarında ben
anlat diyesi geliyor daha da anlat diyesi
insanın içinden Kadriye hanım
anlatsam da dinleyenim olsa diyor gibi sesin
şu kısacık
bir çay sunumluk ânında
senin ve benim
beyazı senden bana
siyahı benden sana düşüncelerin
dağlar kadar yük yükledin ne diye sırtıma
bir güzel kız Kadriye
gençlikten ortalara dem almakta
hüzünden sakınıp saklarken avurtlarını yalancıktan
anlam katmaktalar yaşamlarına nicelerinin
anlamaları gerek yaşamdan anlayanlarına
işsiz kızlar her yerdeler
ince narin elleri
ince dal bedenleri
sessiz ve yine inceden dilekleri
bir yaşam daha gelip göçer bir yerlerden
penceresine bir serçe konar
ve av peşinde bir kedinin sinsi titremeleri
23 ekim 2010 Denizli
Mehmet Necip ÖzmenKayıt Tarihi : 15.7.2021 14:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!