öyle ya kader öyle! hep cendere
sığ düşme yürüyüşlerinde,
çığ olur ecelim,çiğ olur tenim
ha düştüm dağımdan, ha düşerim
can bu, diş değdirme damarıma
bakışın değil sendeki bu acaiplik
tokat misali ezberlediğin ayrılık şarkıları
ya vur mızrağınla dilindeki zehrinide katarak
hedef seçtiğin yüreğimi
yada bırak bu maceracı şımaran katilliğini
benim yetmeyen yanlarım var
soğuk kaldırımların
gömleğini giymişim,
sokak lambalarının ışığında
sana boyun eğmişim,
dev aynalı evler yıkılırken üzerime
depreminde bulmuşum seni
buz gibi dağılırken camların
battığımız yerdi yürekteki acımız
hani değirmenden göz suyun akardı ya
taşardı dertlerimiz ve sancımız
şarap seni seçmemiş
senden zemzem olmaz diyen kader
dev çınar
devrilmez demiştin
dallarıma basma sakın
bu yerde salınan benim
ne kaçağım bu topraklarda
kaçkın
dertlerin hamururunda
yoğrulan benmiyim
yoksa eskiyen bedenimmi
benmiyim hiçliğin ötesinde
mecburen yıkılan
KADERİM
geceden gelir ürpertiler
geceden....
baykuş bakışlı yabancıdır
süzülen ay...
dur beş dakika
anılarımı sığdırayım
hemen şu valizine
ve git ardına bakmadan
dönmeyi şimdilik unut
valizinden çıkartıp gömleğini
sarı odalı bir ev de
yatak döşek uzanmış seni düşünmelerim
sigaramın izmaritinde küllenen sensin
o mavi gözlerinde sislenense ben
yürü yüreğimin yokuşuna
deli fırtına pencerede şlap şlap
sarı bahardan kaçışan yapraklar gibisin,
sen duvaksız gezinen rafsız dolap
içinde asılı elbisenim sense bir garipsin
uzun yaka giydirir kader
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!