girdi kanımıza girdi damarımıza
1915'te dedem arıburnunda
al gömleğiyle hilale baka baka
yatıyordu, ama dimdik gözleriyle
bir ingiliz subayı demişti o gün
dilinde pısırıklığıyla; şimdi kaybettik
beton yığınlarında kirli bezleri
pabucunda çamur,eteğinde yırtık
bir asrın tabusunda cehri izleri
bu masallardan sende çık artık
aşkı mabed bilmiş deli boran
ş.musa abi
tırmanmak bir dağa,urgansız,çivisiz
ya düşer bu kalem,ya en tepeye ulaşır
yılları şiirle örüp halat eden şiirleriniz
içimde ya kopar şimdi,ya dilimde dolaşır
buz dağlarını eritecekmiş
ozon tabakasını delip,
deli dalgaları sahile getirecekmiş
kayalıkları sine edip
vay be! köhneliğin bedelimi bu
sırtımda kaf dağı / yüküm bellidir
sokakların serseri çocuğu
tek kişilik kavgaların kara gözü
ve yırtık gömlekli
ve dudağı patlamışken ben....
sen;
yürüdüm yokuş,durdum yokuş
tepe tepe ittiler,işçisin dediler
boynuz boynuza,tulumla tokuş
kırık boynuzla hakkımızı yediler
küfre hazmedemedi kirli bünyem
stanbul seni bekliyordu
Sen Ayasofya yı
Futbol bahaneydi aslen
İslam şehri tanıyordu Dem -Ba bayi
Çan sesleri yoruyordu sinesini
sur gibi bakışlarım mahkeme duvarında
cinayetim asılı sanki
ipekten örülü bir ipe,
bir ozanın son saati olsa gerek
hakim önünde teline vuramadığı sazı,
bu saatten sonra saza,söze ne gerek
bu cadde yanık
ve tablo olacak kadar centilmen
----------bu şehir sana
----------sen üzülme
yastığım sarı yapraklarla dolu
Yine bir pazar akşamı
Hisarın tepesinde bulutlar
ve ben Ulucaminin altında
Şemsiye edinmisim koca çınarı
Aksın Saman pazarından aşağı
Ruhumun diplerindeki zivt sebebi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!