İlknur Köknar Şiirleri - Şair İlknur Köknar

sokak kaçkını birliği arıyor selamla taçlanan başı
İlknur Köknar

gitmeyi sevdiğimiz gibi kalmayı sevseydik
ucundan tutup ayrılığı, yaşamazdık zaten
bu yüzden kaçağız kimliğimizden
kimliğimiz bizim suç ortağımız

16/07/2008-01:58

Devamını Oku
İlknur Köknar

beklemek yoruyor kimi zaman
kapını günlerce çalan olmuyor
hasret kalıyorsun insan sesine
yalnızlığın usul usul bedenini sarıyor...

kaçmak istediğin bir yerde kalmıyor

Devamını Oku
İlknur Köknar

Bir susku orucudur duyguların sandıklarda saklanması…her şey anın içinde gizli ve o güneş gibi ayan beyan ortada aslında…görmek isteyen görür sevgiyi…görmek istemeyen arzuların bekçisi olur…kazanan kimse yok aslında, kaybeden de aynı tarafta yani dünyada…bitmesini istediğin ya da bitmemesi için uğraş verdiğin her hayal son buluyor nefis açlığında…gözlerin uzaklığıdır asıl uzaklık, kalplerin ritmidir evrensel melodi idrak kapın açıksa…

Duy beni, bir keman telinde ağlamaktayım…koy beni avuçlarına yaban otları içinde sancılardayım…koru beni nefsinden hayat harçlığı için nefes almaktayım…sarıl bana ama önce insanlığınla…hisset beni teninde, hissettir kendini ellerimde…bırak açık kalsın penceren, bırak rüzgar girsin içeriye…dağıtsın, sonra toplasın, önce teke düşürsün sonra Aşk ile bizi kaynaştırsın…

Bir susku orucudur duyguların dilsizliği, her doğum sancılı…her gün merakla bekler bizi…bizi tekliğin içinde eritip arzu dalgalarında yıpratma…gece sen ol gündüz ben olayım…Aşk sen ol sevgiyi ben doğurayım…ama önce insan olmayı başaralım!

Devamını Oku
İlknur Köknar

kar yağdı bak pencerende, üşüdü tenin
sen halimi sorma, fakir elbisesindeyim
saçlarımdan hüzün akıyor, değmiyor elin
ellerinin yokluğundan titriyor sesim…

bir avluydu sabah vakitlerin,

Devamını Oku
İlknur Köknar

özledim seni sesinin saçlarımı okşayışlarını,
kaçamak gülüşlerini ve çocuksu hallerini...

özledim seni yaprağın rüzgarı özlemesi gibi,
ay'la güneş'in buluşma vakti gibi! çok özletme ama kendini...

Devamını Oku
İlknur Köknar

Düşüyor üstüme,ince bir kar tanesi
Üşüyor kirpiklerim,
Sen ateş olsan, ısınabilirdim…

Sen benim olmadın
Kokunla bayıltmadın

Devamını Oku
İlknur Köknar

Üşüdün ilk rüzgarın başında estiğinde, ağlamaya başladın zor bir yoldan gelmiştin koydular seni tahta beşiğe...minnacık ellerinle tanıdın ilkin, deneyerek seçtin yaşama gayendeki sevdiklerini...çırılçıplak gelmiştin, ilk uyanışındı senin ve yine çırılçıplak dönecektin...ses çıkarmaya, başladın tanımaya korkularını ve sana ürperti veren çığlıkları...kendini tanıyordun ilkin sonra çevreni...üşüyordun kimi zaman da çok terliyordun...bedenine dokunuşlarıyla öğrendin mevsimlerin dilini...

Büyüyordun, ellerin tutmaya ayakların yürümeye başladı bir baktın ki koşmaya başlamışsın sokak sokak kendi içindeki dünyada...anlatamıyordun her keşfini, henüz öğrenilmemişti kelimelerin renkleri...kendince anlatıyordun aslında, ama aynı dili konuşmuyordun karşılaştıklarınla...biliyordun bir gün anlatacaktın o anlık mimiklerin yetiyordu derdini anlatmaya...

Yaşam ayaklarının altından geçmeye başladı, arkadaşın oldu yavaş yavaş...sokağı görüyor ama çıkamıyordun kimi zaman...çıkış iznin yaramazlığından askıya alınmıştı...sonra bayramları tanıdın tepsi üstündeki şekerlemeleri el öptüğünde eline sıkıştırılan kağıt oyuncak cisimleri...ilerde onun için çalışacağını bilmeden bakıyordun elindekine, bir yetişkin gülmeye başlıyordu şaşkın haline...anlayacaktın!

Devamını Oku
İlknur Köknar

Hangi düş tutuyor şu an ellerimizi, hangi keder şeker katıyor demimize… bu günlerde kıvranıyoruz, yoksul öpüşler sunuyoruz dostluğa… Bir yerde canımız yanmış besbelli yoksa kurşun askerler girmezdi kıran kırane dövüşe…

Kanı sevdik biz, şiddeti yaralayanı yaralanı hepsi bizdendi, içimizdeki öç alma isteğimizdendi… şimdi kapıların kilidi bozuk çilingir gelmeden hırsızımız geldi… Soyulduk imdat! Gitti emeğimiz onca zaman ağız kokusu çekmişiz reva mı bu, evet reva düşün bir sor neden aç bir hırsız damladı damımıza…

Daha yeni sokağımızda kavgaya tutuşmuşlar biri bıçaklanmış, hiç kimse girmemiş araya… Kesici alet var arada ya bizim canımız yanarsa, ahmaksın demezler mi! Derler derler ateşin içinde ne bela arıyorsun derler… Sonra kan yüzüne sıçrar göremezsin simanı gösteren kendi keşfin olan aynı… Çünkü temelden çürütmüşüz içimizi… Bir sarsıntıda yerle bir olmamız acizliğimizden değil korkaklığımızdan, ayağa kalkıp direnme gücü gösteremeyişimizden…

Devamını Oku
İlknur Köknar

günah elbisesini çıkardım üstümden
utanma sevgili, çırılçıplak halimden
aşk bahçesinde gezinir her beden
gönül gözüyle sevdayı seyret
o zaman insan insalığa düşer!

Devamını Oku
İlknur Köknar

Reklam arası verelim mi kendimize, şöyle bol kepçeden dökelim yaşantımızı… En çok nerde kırılmıştık diye başlayalım mı, nerde mutluluk oldum diyebildik… Ya masum öpüşlerimiz geldi mi aklımıza, yaramazlıklarımız gösterime girdi mi bu anda… Ne olduk biz, nerde yabancı kimliği taşımaya başladık… Yağmura inat yürüyemedik bile, kaçak yanımız olsada tutsaktıkta… Birileri hep çomak soktu kursağımıza… Peki, bizler hiç yapmadık mı, sevinçlerini kursağında bıraktıklarımız olmadı mı? Arada kaymıştır değil mi, ara da incitmişizdir. İncittiğimiz yerden tutabildik mi, ya incindiğimiz yerden tutan oldu mu bizi… Düşünsek her şey duygularımızla ilgili değil mi! Varlığımız bile onunla bezenmiş, yaşantımız onunla süslenmiş… Aslında tek bir yerde birleşiyoruz… Gelişimiz ve gidişimiz… Yoksa hiç gelmemiş miydik? Olabilir hala yaşadım saymayanda vardır aramızda, aşk diyelim dur mu dersiniz, yani o bahçeye hiç girmeyelim, güveni kaybedişimiz olmasın bu, nerde kaybettik yakınlarınızda samanlık varsa benim için de bir bakı verin… Olur ya belki kaybettiğim şen halimi orda düşürmüşümdür…

19/07/2006-01:37

Devamını Oku