Yıllar ne de çok şey götürmüş meğer.
Sessizliğiyle de barışabilirmiş insan.
Öyle umursamaz ve öylesine yorgun,
Yaşadığını sanıp da ölebilirmiş insan.
Alışmak mıdır tükenmişliğin diğer adı?
Bilmezdim sevmenin uzaklaştıracağını
Umduklarımın ise bu denli yabancı
Sevdikçe ıradı gözlerin, muhabbetin
En son sesinde gitti kulağımdan
Lezzeti kalmadı hevesimin
Ölüm değil inan, özlemin korkutuyor beni
Aklımı kaçıracağım bu ıssız yerlerde
Kaç yıl duymayacağım belki de sesini
Ardından bağıracağım gördüğüm düşlerde
Vur dedim, öldürdün göz göre göre
İstanbul seni anlatıyor şimdi
Bu kaçıncı gidiş kendimden?
Kırılmış onlarca parça hayali
Bilemezsin, yokluğunda sevmeyi
İstanbul seni anlatıyor şimdi
İstanbul’u sana bırakıyorum sevdiğim
Üsküdar’a kalbimi, gittiğin yerlere aklımı...
Bilemezsin, ardımda kaç parçayım,
Toplayamadım içime dağıttıklarını.
İstanbul’u sana bırakıyorum sevdiğim
Mesafeler koysan uzunca aramıza
Aklımdan çıkabildiğin kadar uzaktasın
İzlerini silsen gittiğin yollarda
Düşüne sarıldığım kadar varsın
Geceye dost kıldın gözlerimi
Kimseye diyemedim, bende gizliydi.
Özlemin her harfinde sen gizlisin.
Yanına adını koyup süslenen kelimeleri
Kimseye diyemedim, bende gizliydi.
Bir türlü olamayan şu sabahlar gibi,
Vurdun bari yarım bırakma ne olur!
Gel al içimde paramparça ettiklerini.
Olan olmuş, geçer deme ne olur.
Kabuk bağlar mı her yaranın üzeri?
Hayallerim dağ misali karşımda.
Geldin işte! geldin ansızın, oradasın
Tutamıyorum kendimi...
Yüreğim titriyor, senin vuruşun bilirim.
Buradasın işte aklımın orta yerinde,
Hani hep olduğun yerde.
Kalkayım diyorum yerimden, kalksam şöyle
Bir umut daha yolcu bu gece.
Tenhalaştı özlem durağı.
Uğramaz oldun, aklım kaldı.
Gidilir mi şimdi hayallere?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!