Sırtında heybesi seksenlik kadın
Munzur dağlarına yazılmış adın
Kanayan ülkenin yorgun yüzüyle
Yırtık şalvarıyla direnişçi k/adın
Yangına verdim şiirlerimi
Dolunaysız bir gecede
Bazıları aşktı,
Ayrılıktı
Ölümdü
İsyandı
Yurdun talana gitmiş
Haberin var mı çocuk
Bekler seni burda ölüm
Puştun zulasında zulüm
Bekler ana kucağında
Buralarda doğma çocuk
Yaylalarından sesleniyorum sana
Nasıl anlatayım ki ilham gelmezse bana
Bu gece hüznünle aşkınla yanarsam ben
Ey sevgili Bingöl’üm kimse gülmesin bana
Esentepe bir şarkı çobanın kavalında
Geceye yağmur inerdi murat’a
Derin bir vadide sular akardı
Gençli bir militan yıldız avlıyordu ay ışığında
Bense senin içinde kıyıda aşk ıslatıyordum.
Ah şarkılarımın ölümsüz sevgilisi
Beni bana bırakma
Yıl iki bin milattan sonra
Son çağ da kapandı
Ekmek kavgası şafaktan başlar
Yol boyu ot yüklü kağnılar geçer
Yüzlerinin rengi cennet genç kızlar geçer
Pek de yakışır ellerine sepetleri
Kızıl alev saçların lodosta savrulurdu
Bana ilham olurdu ömrümün kuytusunda
Sallardı bir o yana,sallardı bir bu yana
Ölümsüz aşkımızın ölmeyen düşlerini
Dalgalar aşktan yana döverdi kıyıları
Burada geceler daha bir soğuk
Daha bir ıssız
Ay eski aydınlığını yitirmiş
Güneş eski büyüklüğünde değil
Bence bulutlar daha kara
Dağlar daha koca
Bakma havada bulut yok dediklerine
Sis çöktü dağlara, pus çöktü ovalara
Fırat boz bulanık akar
Bir hüzün bırakır Mezopotamya'ya
Yine sensizlik çöktü üstüme
Hazanın hüznü gibi
Rüzgar olup uçuyorsun
Bulut olup akıyorsun
Ben yine bıraktığın yerdeyim
Heybemde hüzün ,aşk ,ayrılık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!