Hayatıma anlam katanı,
Varlığıma sebeb olanı,
En yüksek kayalıkların,
En derinlerinde aradım.
Doğru yolu gösterenlerin,
Sessiz bir odada,
Asılan bir lamba
Lambanın altında,
Eski bir sandalye.
Tavanda, yağlı bir urgan.
Urganın ucunda,
Işığın süzülür içeri, kısık pencerelerimden,
Uykum kaçar, firar eder düşüncelerimden.
Aynalara akseden bedenim benden değil,
Ruhuma dikilmiş elbisem bedenden değil.
Kendi kementim, kendi boynuma dolanmış,
Ayrılık olmasaydı, dünyada olmazdık,
Sevgiliye vuslatla bağlanmazdık.
Ayrılık olmasa analar doğurmazdı,
Kuzular ana sütünden kesilmezdi.
Kuşlar uçmak için rüzgardan,
Yağmur yağmak için buluttan,
Gözler ağlamak için gönülden,
Sevilen sevenden medet umar.
Sen gönülden iste beni gelirim,
Mesleği kusur görmek olanın,
Beğenecek kimsesi olmazmış.
Rüyası tatlı olan, kusursuzun,
Bu dünyada dostu kalmazmış.
Gözümüzün üstünde kaş varsa,
Kollarımız sarılsa da içlerimiz üşümez mi?
Versek canlarımızı, canlarımız ölmez mi ?
Kalpten seven sevgili, onun için sevilmez mi?
Sonsuz bir aşk içinse, bir ömür tüketilmez mi?
Bu şiiri yazıyorsam aşkım,
Sebebi sensin, benim meleğimsin.
Sevmeleri sen öğrettin annem,
Sen öğrettin merhameti
Bana katlanan tek gerçeğim,
Uyumadın,uyutayım diye.
Tüm yıldızların emanetçisi,
Ben bir çoban yıldızıyım.
Ağlayan her kalbin üzüleni,
Tüm yıldızların bekçisiyim.
Yönünü kaybetmişlere yön,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!