ne deskartes
ne darvin
ne de eflatun
kesmez benim aşkımın ifadesi
hiçbir felsefeyi...
Gitgide büyüyen atomun cürümü
Farkında değil cüceler kısaldığının
Yağan asit
Kükürtlü kırk kibrit çöpü
Ve yıkılan kule…
Sevdama tek ayak cezası
Kebirin defettiği ucub mu
Hüzünden sevince hicret?
Aynamla aynalaşan toz mu
Çamura alamet bir yağmur?
Eskiden
Sevincimden uçurtma yapardım
Uçurtma yapardım mutluluğumdan
Ve kuyruğuna umutlar bağlardım
-kağıttan-
mavi göklerin kucağına salardım sonra onu
Keşke unutabilsem
Ama beceremem ki…
Ellerini
Tenini
Ve gözlerindeki rengi
Sensiz kutup yıldızından soğuktur tenim
Ve güneşten ılıktır belki de öpüşlerinin buğusu
Sevişmelik dudaklarında parlar evetin mutlu sesi
Gamzelerini sunan gülüşlerinle anlatırsın nazını
Beyaz gecelerde yazmaz olur karamsarlığın kara kalemi
Pudra yüklü yüzüyle gerçek yalanlaşır
sonsuzda keser bakışlarımı
elveda edilmiş bir ayrılığın
asimtotları...
Hiç tanımadığım
Göklerin coğrafyasından
Bir yıldız düştü gözlerine
Bir gece
Örttü gökyüzünü
Sokak arası tinercilerin dayanışması gibi sımsıkı
Bana kazınır sevdan
Yüreğimde ayrılığın darp izleri
Ben de yerin taşıyamayacağı bir dert
Bu yüzden uyumam ben;
Daha çok yaşamak için…
Tenhalarda dolaşıyorum
Niçin?
-bilmiyorum-
ama bir şeyleri aradığım kesin!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!