Bir hayli yol almış benim şu ömrüm
Yılları saydım kırk küsur yıl olmuş
Ne evim barkım var ne ocağım
Seneler ömrümden epey yol almış
Ne oldu saltanat peşinde koşan bey oğlu beyler
Şimdi hükmünüz sökmez oldu
Parayla pulla dünyayı satın alacağını sananlar
Şimdilerde esameniz bile okunmaz oldu
Buram buram geliyor baharın kokusu
Çayır çimende gezmeyi özledim
Kuş sesleri tabiatın türküsü
Ilgıt ılgıt esen yellerini özledim
Tabiat ana derin uykusundan dirilir
Etrafımda zamanında pervane olup dönenler
Şimdilerde esintisi bile değmiyor
Sen şöylesin sen böylesin diyenler
Gelip geçerken bile beni görmüyor
izinde resiminde gün gelince kaybolur
Yel vurur toz dumana katar savurur
Ecel gelir beni aranızdan ayırır
Ararlarda karartımı kimseler bulamaz
Seller gibi taştan taşa çarpar durursun
Bize mi garezin ey kahpe felek.
Hep beni imtihanla sınar oldun.
Bize içirdiğin kızılcık şerbet.
Eline kınaları yak kahpe felek.
Elini yakamdan çek kahpe felek.
Ele şirin gözükmek için bin takla atmadım.
Doğru bildiğim yolda çamura yatmadım.
Güçsüzü yok sayıp güçlüyü tutmadım.
Neden hep ezilen biz olduk.
Çakal olup leşe atmadım diş.
Bir bir siliniyor ata yurdu sivasta izlerimiz
Mezar taşlarında bile kalmamış ismimiz
Yaban ellere savruluyor küllerimiz
Bilmiyorum bunun farkındamısınız
Giden gün geride kaldı
Son pişmanlık fayda etmez
Hayalimi yıllar çaldı
Dövünmenin hiç faydası yok
Geçti ömrüm ahı vahınan
Leyleğin günü geçer lahlahınan
Bu günlerde aram bozuk şahınan
Felek gözün kör olsun kör olsun
Hasretlik çöreklendi gönlüme
Kalemine sağlık