Dalından kopmuş yaprak gibi.
Suya susamış toprak gibi.
Akar gider seller gibi.
Benim şu çileli ömrüm.
Halim böyle işte dostlar.
Çözülmedik soru gibisin
Ben seni bir türlü çözemedim
Matematik problemide değilsin
Ben seni bir türlü çözemedim
Şu istanbuldan göçen göçen
Darısı bizim başımıza
Yolumu kaybettim çayırovanın içinde
Darısı bizim başımıza
Gelenide gidenide gördüm çok şükür
Param var pulun var diye fazla güvenme
Felek senide bir gün darmaduman eder
Bentler kurar setler çeker önüne
Felek senide bir gün darmaduman eder
Benim imanımı teraziyle tartamazsın
Kefede gramda çalan sen değilmisin
Beni yiyecek gibi bakar gözlerin
Ciğerin beş kuruş etmez dede
Güvenme oturduğun posta
Hallarımızı sorma efendim
Tazıya biz tilki dedik mi
Ademi bizler insan biliriz
Arife biz cahil dedik mi
Yalın ayak nere gidersin güzel
Ayağının çarığı ben olam
Kapının önünde gelip geçersin
Senin sevdan beni deli eyledi
Seni görünce içimi çekerim
Deli poyraz gibi esti
Savurdu beni gurbet ele
Nedir bu cana kastı
Düşmanmısın felek bana
Ağlar oldum gizli gizli
Çorap söküğü gibi sökülür ömrüm
Dikiş yama tutmaz elimde kaldı
Yarınım belirsiz kayıptır dünüm
Sinemde büyüdü dert dağları
Bazen isyan edesim geliyor hayata
Kapıyı içinden suratına çarpasım geçiyor
Düşman değilim doğu ile batıya
Firar edip buralarda kaçasım geliyor
Son düzlükte oynuyorum hayatın maçını
Kalemine sağlık