Gözleri yandı önce ve ışıklar söndü
Simsiyah bir gece gibi
Ölüm çöktü bedenine
Yüreğimdeki çocuğun
Bebek doğdu çocuk öldü
Barut kokan bir gül gibi
Acılar yerleşir
yüreğimin dipsiz vadilerine
Cellat ipidir
Kurtulması olanaksız
Bakır denizlerin
Cam kumsallarında
I
DESTAN
Sodom ve gomorrahın
Ahlaksız çocuklarını(!)
Gökten yağan kükürt taşları
Yok ederken insafsızca
Zamanı olmayan anlarda
Tükettim bütün saatleri.
Olmayan balık lara attım oltalarımı
Koklamadığım çiçekleri ektim,
Beyazı tüketmiş topraklara
İçtiğim sigara, kibrit kutum,
Tarlaya yağan yağmur
Ağlıyordu toprağa
Sevimsiz pis kokulu
Bir çiçek yeşerecek diye
Bilemezdi yağmur
Pis koktuğunu çiçeğin
Kar neden yağar Haziran da
Yüzünü buruşturur limon ekşiliğinde bahar
Ve sonra timsah soğukluğunda tiksinir
Selvi boylu ölümler getirir
Yarını parçalanmış yaşamlardan
Bu ölüm başka bir başka bahar bir başka yazım
Sordum Muzaffere
Ne öğrendin dergahta
Sol ayakla tuvalete girmenin sevap olduğunu
Sol ayağım günahkar ayağım
Olmasa mıydı yoksa
O zaman sağ ayağım
Eğer çiçekse yaşamak
Ben rüzgar olmayı seçerim
Sonsuz evrende
Paylaştırmak için kokusunu
Toprak olmadan olmaz diyorsan
Toprak olmalı aslında
Sen gün doğarken doğmuş olmalısın
Saçlarında güneşin kokusu kalmış
Bebeğim beyaz tomurcuk elleriyle
İnsanlığın umut kapılarını açmalısın
Sen gün doğarken doğmuş olmalısın
Bir çığlıktır yaşamak
Henüz doğmuş bebeğin dudağında
Çiğ damlası, kar tanesi
Körpecik fidanın yaprağında
Bir slogan atmak
Miting meydanlarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!