Güneş yaktı geçti.
Mart yaktı geçti.
Aşk desem, baktı gitti.
Çalmakta ömür çıngırağı.
Gençliğim uçtu gitti.
O zamanlar
Askeri parkam vardı benim
Babamdan kalma.
Sonbahardan, ilkbahara kadar
Çıkarmazdım sırtımdan
Soğuktan korunmak için değil.
Nasılsın,
Tanıyamadın herhalde.
Senin çocukluğunu bilirim.
İlk adımını, yürüyüşünü.
Ay yüzlüm, güneş gözlüm.
Boynuma vebalin, özledim seni.
Umursamadan zamanın tanıklığını,
İçkili dudaklar
Küfürler yağdırıyor, her yana
Sonra, ya sonra
Ağlayan gülüşler karışıyor kanına.
Gizleme can.
Ne ben mecnunum,
Nede sen leyla.
Bir ömür geçirmiştik, birarada.
Berduş günlerin, sarhoş gecelerinde.
Ağla yüreğim.
Sen ağla hicranıma.
Dost ararım. Yoldaş ararım, kendime.
Bir bulabilsem.
Canımın nefesinde saklardım.
Dost diye, dostum diye, yoldaşım.
Ateşi gördüğünde eğilmeyen.
Babam öldü.
Babamın yaşındayım.
İstanbul öldü.
Yasındayım,
İstanbul'un
Hayatlar biter, hayatlar başlar
Ömür dediğimiz dört mevsimde
Bazen akıl kanatlanır, uçar kafesinden
Özgürlüğün zirvesine. Pervasız.
Bazen akıl takılır, yelkovanın ucuna
Ya geç, ya da erkendir, zamansız.
Kadın topraktır. Tanrının rahmetiyle lütuflanan
Bağrı yanıktır, kavrukdur, yarıktır, ekilen biçilen
Başaklarıyla boynu eğiktir. Güneşe ve rüzgara.
Harmanda dövende dövülen, tane tane olan,
Değirmende un, kızgın fırında ekmek.
Kadın ekmektir.
Bir kuş kondu, parmaklarımın ucuna.
Kalem diyorlar, onun adına.
Kırık, kırılmış, yazmıyor.
Acılar acıyor, acılarına.
Tükeniyor.
Yürüyor yolun sonuna.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!