(Silahları değildir) ,
Milletleri koruyan;
Dilleridir, duy, uyan!
Her bir kemiği saran,
Sımsıcak eti gibi.
Buraları dağ başı
Rüzgar düşürdü taşı.
Şehirler lamba yakar,
Bulutlar öper yaşı.
Cebim astarına küsmüş,
Seni,
İlk gördüğümden beri,
Ve sonra gittin gideli,
Sözünü etmedim kimseye,
Adını beynime yazdım,
Söz uçar,yazı,kalır diye.
Sönmez şafağımızdaki bu hilal
Diyordum.Meğer öğle değilmiş.
Şehit kanları olmamış ki helal,
Eğilmez başımız böyle eğilmiş.
Nasıl kıydık biz,can Azerbaycan'a?
Hak üzre yürürsen,
Kalmazsın yolda.
Ne geçerse gönülden,
O dolaşır dilde.
Ahret yolu azığın,
Ancak sermaye elde.
İçimden kuşlar uçuşurdu,
İstanbul’a her vardığımda.
Gönlüm bir başka dünya bulurdu,
Ilıman,deniz kokan havasında.
Duygularım dalga dalga sahillerine vururdu.
O zaman,
Küçüktüm, gençtim
Çocukça bir hevesle seçtim
Temizdim saftım
Bigünahtım
Ben Kurtuluş Parkı’nda ölmeliyim
Belki bir ilkbahar mevsiminde
Bir ince yağmur ıslatırken geceyi
Uzun gurbetimin ilk ve son durağından
Her şeye veda etmeliyim
İnsan vardır küçük insandır
Hep birilerine bulaşır
İnsan vardır büyük insandır
İtle dalaşmaz çalıyı dolaşır
Kötü insan olmak, yüktür her cana
İ y i l i k l e azalır a ğ ı r l ı k l a r ı n
Dünya, kalır dünyada, ölüm sana
Ne fark eder ki ha bugün ha yarın
N i m e t l e r insana, bora fırtına
El Zanzibar: Ritim ve anlam galerisi bileşince üslup adına zengin ve sade tümcelerle duyguların ve hayallerin hakkını vermişsiniz...emeğinize saygıyla 10 puan daima