Zülf-ü siyahında rüzgar,
Ruhsarında nar olayım.
Yeter ki iste ey suz-i dil
Hıfz-ı mahsusana zülfikar olayım
Zülf-ü siyah: Siyah saç
Sevdan kokuyor nefesim
Gözlerin içimi yakan bir çift kor
Bana inanmıyorsan eğer
Yazıcı meleklere sor
(Kiramen Katibin'e sor)
Bahar gelmiş güller açmış diyorlar
Yanımda sen yoksan gülü neyleyim
Mecnun Leyla için çöllere düşmüş
Senin olmadığın çölü neyleyim
El ayak çekilmiş tenha sokaklar
Bir sana hasretim yar, bir sana ben
Uzaktan sevilir yaşanırsın sen
Eski sevdalılar aşkı unuttu
Dilerim gelme kal, olduğun yerden
İnsana güven yok düşman sevenler
Saldın da kor yüreğime bir ateş-i suzan
O gül-i ruhsarına tutsak ettin gönlümü
Ya narına yak beni ya eyle sende nihan
Senin çeşm-i nazın ki, güzel kılar ölümü
Ateş-i suzan: Yakıcı ateş. Aşk ateşi
Mızrabımla yokladım sazımın tellerini
Bıraktı yüreğimde bir dinmeyen hıçkırık
Varlığımı yitirdim, unuttum her şeyimi
Benimdir sessizliğe bu sinmeyen hıçkırık
Deryaların ardına salınan güneş indi
Gözlerinin siyahında kayboldum
Tükendim sevdanın dehlizlerinde
Güneşimi yitirdim.
Nolursun tut elimden bir tanem
Kurtar beni senden;
Yine mor sulara dökülüp aktı
Doğdu kor gönlüme nurdan haleler
Bir hayal ufkundan yüzüme baktı
Dirildi çocuğum canda laleler
O yorgun gözlerin tanır mı beni
Bir gün göz göze gelsek seninle
Dilek ağacının gölgesinde;
Kavuşsa ellerimiz
İşte o zaman diner fırtınalar...
Susar içimdeki deniz
Bir gün bırakıp gideceksin buralardan
Zamanla kaybolacak sana ait tüm izler
Ve ben seni düşünüp ağlayacağım
Şarkılar söylerken mavi denizler
Ey hırçın dalgaların katı ve hoyrat kızı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!