Hülya Topçuoğlu Şiirleri - Şair Hülya To ...

0

TAKİPÇİ

1960'lı yıllarda istanbul'da doğdu...İlk öğrenimini Kozyatağı ilk okulunda, Orta ve Lise Tahsilini Erenköy Kız Lisesinde tamamladı. Yurt dışında Reklamcılık alanında eğitim aldıktan sonra, Halkla İlişkiler ve Turizm konulu sertifika programlarına katıldı.Daha sonraki yıllar İşletme tahsilini tamamladı.
Türsab Sorumlu Müdür ve Enformasyon Memuru belgesine haiz olup, iyi derecede İngilizce ve orta derecede Almanca bilmektedir.
Hayatta hiç bir şeyi iyi bir yazar olabilmek kadar istemedi...Başkaları ona başka hayatları yakıştırdılarsa da ...

Hülya Topçuoğlu

Hangimiz yaşamadık
Çocuksu heyecanları
Hangimiz estirmedik
Yüreğimizde fırtınaları

Bazen mutlu da olduk

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Sen gidince hayatın duracağını sanırsın
Sevdiğin ölecektir belki sen gidince
Senin yokluğun bir çok kişiyi yasa boğacak
Günlerce tek konu sen olacaksın
Bunu düşünerek gözlerin yaşaracak
Kendine acıyıp ağlayacaksın

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Küçük düşler kurmak güzeldir
Kendinize ait birinci elden düşler
Bir sahilde yalınayak yürümeyi hayal etmek
Ya da yağmurlu bir havada
Elinde çay bardağı sıcacık sobanın yanında
Yağmuru seyretmek …

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Renklerde yaşadım aşkını
Mavide umudu buldum
Yeşilde gözlerinin rengini
Kırmızıda al aldı yüreğim
Sarıda hüznü yaşattın bana
Mor da ihanetin acısı vardı

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Şimdi aciz kaldı sözcükler
İlk kez tıkandım yazamıyorum düşündüklerimi
Ama sen beni iyi tanırsın küçüğüm
Senle ilgili neler anlatmak istediğimi
İyi bilirsin, bilirsin de o güzel gülüşünle
O okyanus kokulu yeşil gözlerini

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Gençlerde madde bağımlılığının her geçen yıl ciddi boyutlara varan artışı zaman zaman yazılı, görsel medyada vurgulanıyor. Bunu hepimiz üzülerek okuyor ve görüyoruz…Bazı psikologlara göre, bunun en büyük nedeni aile ve toplum içinde çocuğun kendini tam ifade edememesinden kaynaklanan sıkıntılarını bu yolla gidermeye çalışması…Bir çoğuna göre de sevgi ve ilgi noksanlığı…Bu yoldan hareketle ben de konuya önce aile içinde çocuğun veya gencin nasıl bir konumda olduğunun önemini vurgulamak istiyorum…

Aile yapısının bir çocuğun veya gencin üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri olacağını hepimiz biliyoruz…Genellikle parçalanmış ailelerin çocuklarında görülen toplum içinde uyumsuzluk, güven eksikliği ve kendini ifade edememenin bir sonucu olarak madde bağımlısı olma eğilimi, anne babası ile birlikte yaşayan çocuklardan ve ya gençlerden daha fazla olduğu şüphesizdir….Yalnız bu demek değildir ki anne babası ile bir arada yaşayan çocuklar madde bağımlısı olmayacak…

Her şeyden önce hayatımızda sahip olduğumuz en değerli varlıklar olan çocuklarımıza karşı üzerimize düşen görevleri yerine getiriyor muyuz? . Onlara gereken ilgiyi ve sevgiyi gösteriyor, onları anlamaya çalışıyor muyuz? …Kısacası onları önemsiyor, yaşadıkları duygu karmaşalarına ortak olabiliyor muyuz.? Yoksa sadece ceplerine bol harçlık koyup, onlara güzel yemekler pişirip, güzel elbiseler alıp bütün bunların onlar için yeterli olacağını mı düşünüyoruz…Bize bir şey anlatmak istedikleri zaman, “dur bir dakika şimdi işim var sonra dinlerim seni mi” diyoruz…O bize kendisi için çok önemli bir olayı anlatırken başka işlerle meşgul olup onu dinler gibi mi görünüyoruz…O an yaptığımız iş ne olursa olsun, hiç biri çocuğumuzun anlatacağı herhangi bir olaydan daha önemli olamaz…Çocuklar ve gençler samimiyetsizliği ve yapay davranışları en kolay algılayan kişilerdir…Bunu hissettikleri, kendilerine gereken önemin verilmediğini anladıkları zaman, ciddi anlamda örselenirler…Kendilerini değersiz hissederler…Bu şekilde yetişen bir çocuk ve gencin kendini ifade edememesinin yarattığı boşluk, ileride onun sigara, içki ve uçucu madde bağımlısı olmasına çanak tutan nedenlerden biri olabilir…

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Bilmem kaçıncı istasyon bu
Kaçıncı toz duman oluş
Eski bir bavulla
Yine gözlerde yaş
Kaçıncı yola çıkış
Bu sefer başaracağım denen

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Zaman zaman hayatımızda çaresiz kaldığımız ve kendimizi bir köşeye sıkışmış gibi hissettiğimiz anlarımız olmuştur. İşte böyle anlarda hayatta var oluşumuzu lüzumsuz bir işgal olarak düşünürüz çoğunlukla. Çünkü kurduğumuz hayellerimiz gerçekleşmemiş ya da içimizde beynimizi kemiren sayısız keşkeler yaşama sevincimizi bizden alıp götürmüştür. İşte bu noktada başlar hayata küskünlüğümüz ve ölümü özleyişimiz. Keşke deriz, keşke hiç doğmasaydım. Şikayetlerimizin sayısız olduğu dönemlerdir bunlar. Kendimizi değersiz, bir işe yaramaz biri gibi hissedişimiz bu yüzdendir.Etrafımızda başarılı ve hayallerini gerçekleştirmiş insanlar gördüğümüzde rahatsız oluruz. O anlarda mutluluk kahkahaları atan insanlar bize düşman gibidir. Duymak istemeyiz mutluluğun sesini. Çünkü biz mutlu değilizdir. Oradan kaçıp kurtulmak, yalnız kalmak, perdeleri kapatıp oturmak, kendimize acımak en çok yapmak istediğimiz şeydir…Bir gün böyle hayattan bezmiş bir adam Allaha canını alması için yakarırken yanına bir melek gelir. 'Hayrola neden ölümü bu kadar çok istiyorsun? Bu kadar mutsuz musun' diye sorar. Adamın cevabı ise ilginçtir. 'Evet mutsuzum. Çünkü, olmasını istediğim hiçbir şey tam istediğim gibi olmadı. Ünlü biri olmak istiyordum, olamadım. Zengin olmak istiyordum, olamadım Varlığımın insanlığa bir faydası olsun istiyordum olamadı. Şu anda borç harç içinde çırpınan zavallının biriyim. Sen buna yaşamak mı diyorsun. Keşke bu dünyaya hiç gelmemiş olsaydım.' Melek duydukları karşısında adama üzgün üzgün bakarak, pekiyi bu dileğini gerçekleştireceğim. Sen bu dünyaya hiç gelmemiş gibi olacaksın ve sen olmasaydın yokluğunun önemli mi yoksa önemsiz mi olduğunu bizzat göreceksin.
Elindeki sihirli değneği bir anda sallayan melek bak der işte sen olmasaydın neler olacaktı; Adam meleğin gösterdiği yöne bakarak izlemeye başlar. Bir de bakar ki küçük bir mezar ve başında ağlayan kadın da annesidir. Gördüğü manzara karşısında donup kalır. Büyük bir şaşkınlıkla meleğe sorar, bu mezar kimin? Annem kimin mezarı başında ağlıyor. Melek hafif bir tebessümle, bu mezar erkek kardeşinin. Şayet sen hayatta olsaydın kardeşin küçük bir çocukken göle düşüp boğulmak üzereyken sen gidip kurtaracaktın, fakat sen şu anda dünyada olmamayı istediğin için kardeşini kurtaramadın ve o da öldü. Adam ne diyeceğini bilmez bir halde meleğin gösterdiği diğer yöne bakar, orada çok sevdiği karısını bir genelevde fahişelik yaparken görür deliye döner. Bu da ne diye sorar meleğe, karımın o genelevde işi ne? . Melek yine aynı buruk tebessümle, karının ailesi çok fakir ve yoksuldu. Sen onunla evlenerek hem onu hemde ailesini sefaletten kıurtarmıştın. Ama şimdi sen yoksun bu güzelim kadın ailesini geçindirmek için fahişe oldu. İliklerine kadar ürperdiğini hisseden adam meleğin işaret ettiği bir başka yöne bakar. Gördüğü manzara ilginçtir. Bir sürü aç ve işsiz insan sokaklarda dilenmekte ve diğer bir tarafta da hırsızlık ve gasp olaylarının suçluları polisler tarafından götürülmektedir. Yine meleğe dönerek bu insanlarda kim? Neler oluyor. Benim yaşadığım yerde bu kadar kötü olaylara tanık olmamıştım der. Melek de yine aynı gülümsemeyle, sen yıllar önce borç harç küçük bir fabrika yaptırmıştın ve bu gördüğün insanlarda o fabrikada işçi olarak çalışıyorlardı. Herkesin işi gücü olduğundan böyle olaylara da tanık olmuyordun. Ama dünyaya sen gelemediğin için o fabrika yapılamadı ve bu insanlar iş bulamadıklarından bu olayları yaşamak zorunda kaldırlar…Bütün bu gördüklerinden sonra hala dünyaya gelmemeyi diliyor musun diye sorar adama…Adam o güne kadar önemini fark edemediği varlığının aslında ne kadar büyük bir önem taşıdığını bizzat görerek hafifçe gülümser. Az önceki mutsuz, hayata küskün adam gitmiş, yerine umut dolu kendini ve yaşamı seven bir adam gelmiştir. Gülerek bakar meleğe Hayır der Hayır her şeye rağmen dünyaya gelmiş olmayı dilerdim. İşte der melek, bazen insanoğlu yaşadığı süre içinde başkalarının hayatını nasıl değiştirdiğinin farkında olmadan yaşar. Her insanın bu dünyaya bir geliş nedeni vardır ve her insan çok değerlidir. Umarım sende değerinin farkına varmışsındır. Adam meleğe teşekkür eder ve ıslık çalarak oradan ayrılır. İşte yaşamın içinde köşeye sıkıştığımız, kendimizi önemsiz, değersiz hissettiğimiz bu anlarda lütfen bu hikayeyi hatırlayalım..

Sevgiyle ve dostlukla kalın….

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

Yüreğimin havası bozdu yine
Kara bulutlar kapladı mavilikleri
Semalarında şimşekler çakıyor
Mevzi sağanak yalnızlık yağıyor

Dindirmek ne mümkün, yürekteki fırtınayı

Devamını Oku
Hülya Topçuoğlu

İstanbul sokaklarına huysuz bir yağmur yağıyordu...
Islanmış yapraklar gibiydi gözlerin
Körkütük bir hüzün bağdaş kurmuştu kaldırımlara
Bir efkar kol geziyordu dolu dizgin

Sefil damlar altında,

Devamını Oku