Önemi ne ki varlığımın,
Cılız tarihinde insanlığın?
Doğduğum yerin,
Doğduğum tarihin,
Ve de yaşanabilmişliği ömrümün.
Önemi ne ki?
Ziyan edeyim heybemdeki sözcükleri...
İçimde kalsın çocukluğum.
Ve susuzluğum…
Yıldızlı bir yaz akşamında,
Bir kardelen gibi vakitsiz,
Uykularım bölünsün.
Şimdi saati kurup yokluğuna,
Gökyüzünün en zifiri vaktinde,
Mart ayazı vurmuş avuçlarımı ovuşturarak,
Sokakları arşınlıyorum bir başıma.
Bir Tunalı değil caddemiz,
Bilir misin neden yaslıdır türküsü askerin?
Kimi gurbet, kimi hasret taşır yüreğinde
At kendini dört duvardan dışarı,
Kelimelere söz geçiremeyen bir şair gibi,
Dökülsün dilinden dökülmeyesi sözcükler,
Kâğıtlar dolusu haykır dizeleri ölçüsüzce,
Geceyi yorgan belle üstüne,
Arşınla sokakları yorgun adımlarla,
Bir kadının gözlerinde sonbahar telaşı,
Hüzünsüz bir kara kedi geçiyor sokaktan.
Ellerinle yeşerttiğin ağaçlar,
Sararmaya yüz tutmuş şimdilerde.
Bir vatan türküsü tutturmuş dudaklarım.
Ağzımda son dal, tembel bir sigara;
Şimdi sen salınırsın kordonunda şehrimizin.
Saçlarında asi bir meltem,
Yüzünde çocuksu bir tebessüm,
Ela gözlerinde belki bir parça ben,
Dilinde en tatlı sözler,
Neler anlatıyorsundur sevdiklerine kim bilir.
Uyku ırak bu gece gözlerime
Söylenecek her şey kifayetsiz.
Bu gece yakışmıyor şiir dilime.
Hayal meyal hatıraların peşi sıra,
Sol yanımı yoklarken ince bir sızı,
Ne söylesem boş bir haziran.
Al yanaklı, deniz bakışlı çocuk
Bozma oyununu devam et
Hep gülsün mavi gözlerin
Durmasın hiç sevinçle çarpan yüreğin
Öğle üstü, telaşsız bir cumartesi,
Perdelerimi dansa kışkırtıyor rüzgar.
Dingin akşamlar vaat ediyor haziran.
Koltuğum sakin,
Pencerelerim uğultusuz, suskun.
Ayaklarım bir önceki günden bertaraf.
Kafamın içinde delilik belirtisi,
Laf lafı açıyor iç sesimde.
Elle tutulur yanı yok, oysa söylemlerimin.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!