Sığınma talep ediyorum ey tanrım
Çocukluğumun herhangi bir anına
Yoksul hayallerimin yeşerdiği
Babamın huzurlu gecekondusuna
Sığınma talep ediyorum ey tanrım
Ben şiir severim kaleminde şairin.
Her sözcükte mana, her dize narin,
Cinleri oynarken kafamda Necip'in,
Süreya'nın kadınları yürür o vakit sokağımda.
Merakla koşarım balkona soluk soluğa.
Nazım'ın küçük elli sevgililerini arar gözlerim.
Toplandık bir çağda cemi cümle.
Bir sofra kuruldu herkesin gönlünce.
Aksakallı dedeler, ak saçlı nineler;
Yerlerini aldı en baş köşede
Dizleri dibinde bağdaş kurmuş evlatları
Evlatlarının gölgesinde biz, çocukları...
Mutlu dünlerin öpöz torunlarıyız şimdi biz.
Yarınları yaşama umudunun,
Kursağında kalmış hevesiyiz.
Anılara sığınmış en bahtsız nesliyiz dünyanın.
Binlerce yılına hükmetmişken yeryüzündeki zamanın,
Tam da muasır medeniyetlerden olma niyetimiz varken daha,
Son sigaramdı.
Parmaklarımın arasına öylece uzanmıştı,
İnceden.
Seni anlatıyordu bana heyecanla.
Bitecekti yalnız nihayetinde.
Sen de bitecektin,
Hüzün yüklü sözcükler birikmiş içimde.
Buruk bir cümlenin kimsesiz çocukları
Yahut bir şiirin kafiyesiz mısraları...
Anlamdaşlarıyla birlikte kifayetsizdirler dilimde.
Temmuz sıcağında bungun bir gece,
İçimde kırılmaya yüz tutmuş birkaç hece,
Sanki mayıs artığı bir hüzün kol geziyor,
Kimsesiz kaldırımlarında sokağımın
Dilimde peltek naralar,
Yalpalar vaziyette ayaklar,
Kara bulutlar üstünde ömrümün.
Var olmak asılsız bir yalan.
Ki bugünlerde beni ayakta tutan:
Bir bardak çay,
Bir tutam şiir Cemal Süreyya’dan.
Evim soğuk, yatağım ayaz.
Hala bıraktığın gibi yatıyorum:
Yatağın sol tarafında,
Alıp sensizliği sağıma.
Sol elim yastığın altında,
Sağ elim dizlerimin arasında.
Sensiz daha bir deli yatıyorum.
Karanlık çöktü şehrimize usulca,
Hüzün rengi bir ufukta.
Hayalin kaçırdı uykularımı.
Yokluğun tebessümümün katili,
Özlemin, vuslata açlığımdı.
Yalnızlığım dokunaklı dizeler sebebi,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!