Karanlık kavuşmadan;
Güneşin ardına
Kanat çırpan kuşlar.
Çekildi işte;
Son ekmek kırıntılarını
Hakettim
altınvuruşu dipdiri kehribar
karanlıkta engelli koşuları
dirsek temaslarını
köçekler ağlasın
boğazıma çakılır oldu şiirlerim
Yalnızlık gölgemden de büyükmüş
Senin olmadığın yerler
Hep gurbet
Yakınlaşıyormuş uzaklaştıkça acılar
Kulağımın dibinde sesi
Çoğala çoğala çığ gibi gülerdik
Dönüp ikide bir birbirimize bakar
Oyunmuşcasına şıp diye susardık
Dağın dibine yığılan kar gibiyim komşum
O yok
O bana hiç dönmüyecek
Kimsenin almadığı düşler
payıma düşüyor
bana düşüyor hep
kokusuz sevişmeler
aklıma düşüyor o saatte
sahipsiz yalnızlığım
Demedik mi? ..
Bunlar bizimle halvete girmeden duvaklarını ABDi ağaya açtırır diye..
İşte, uçup gittiler…
Bunların anaları da böyleydi..
1946’dan beri hep böyle oldu..
Babasının elini öpmeye giden gelinler gibi..
Arkası yarın deyin bana
gücüm kalmadı yarına
umurumda da değil aslında
gün nasıl batar
ay karanlık mı
Zemherinin koynunda demlensin kokun
Ürkekliğe çalan gözlerin
Aşkın potasında erisin kavlince
Bakma sen el etek çekildiğine
Bozulmuş bağlara
Düvenlerin dönmediği harman yerine
Yelin insafında gölgem
çırpınır buz üstünde
dizginsiz sarhoş iradem
güneşim darmadağın
dörtnala yaklaşır sonsoluğum
hangi bahar dört mevsim
Kokuya sorun
Dokunduğum ellere
Yitip gittiğim gözlere sorun
Nasıl sevdim bir bilsen
Cümle aleme sorun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!