DIŞI KEMAL, İÇİ LENİN…
Pek fazla konuşan insanlar değiliz.
Yaşı bizler bibi 50’nin üzerinde olan, kendi halinde, sessiz sakin insanlarız. Arada bir haberleri okuruz önümüzdeki bilgisayarlardan ve küçük harflerle yorum yaparız. Yine kendimizce tabii…
Güncel konulara da dokunuruz kimi zaman.
Hemen hemen her tartışmanın başında veya devamında ya “inancımız” a göre veya “Atatürk”e göre…
Dündü, senden evveldik
Sevildik sopalandık
Dillendik söze geldik
Bin defa hırpalandık
Sensizim kara günüm
Şarkılar
Senin ağzında güzel
Hele türküler...
Sen de türküler kadar güzelsin
Ama
Sen bana yabancı
Bir tarafta yüzmeyi öğrendiğimiz, doğal halinden soyutlandırılmış oldukça büyük bir havuzu andıran ve “aşkımı sularına fısıldadığım ve sakladığım” köyümüzün simgesi güzel gölümüz…
Bir yanda da gölün berrak maviliğine beş on nefeslik uzakta, içi oyulmuş gövdesi ve her biri koca bir ağaca meydan okuyacak irilikteki dalları ile kavurucu yaz günlerinde yıllardır onlarca büyükbaşa ve sürüye yeşil şemsiye olan söğüt ağacı.
Zaten insanları buraya cezbeden de bu iki muhteşem ve doğal güzellik olmalıydı.
Köyün ortasındaki bu iki simge de çocukları o kadar içtenlikle bağrına basardı ki…
Sanki bir ana kucağı, nine sıcağı uyandırırdı her birimizin ruhunda, yüreğinde.
Her birimiz ayrı ayrı severdik gölümüzü ve söğüdümüzü.
3’ÜN ÇOK ÖNEMLİ DİĞER KERAMETİ
Şimdi de, bir diğer 3 (üç) ve önemi üzerinde duralım.
Ancak Türkiye’nin gerçeklerine geçmeden, doğduğum köyümün üzerimdeki etkilerinden biraz söz etmek isterim.
Bu da o yörelerimizin, bölgelerimizin çok aşikâr gerçeklerinden başka hiçbir şey değildir.
Kırk yıl kadar önce…
(İLK CİNAYET ve NUH KAVMİNİN HELÂKİ)
Zaman nedir, kâinat nedir, biz neyiz?
Ne zamandan beri varız, ne zamandan beri dünyadayız?
Kesin bilenimiz yok.
En eski sayılabilecek kaynaklar; ya efsaneleşmiş olan bilgiler, ya birkaç tablet, ya birkaç heykel veya taşlara kazınmış şekiller…
Ad kavminden sonra mı?
İsyankârlıklar, sapıtmalar bitmez…
Semud kavmi de asiliğinin cezasını çeker.
Semud kavmi, Medine ve Şam arasında yaşayan bir Arap topluluğudur...
Uzun yaşarlar...
Ad kavminden sonra büyük bir medeniyet kurarlar. Bunlar da görkemli ve sağlam evler yaparlar… Tarımda da bir hayli ilerlemişlerdir.
Dikenli ağaçtan meyve derilmez
Sarıya yeşile yaprak sevdalı
Hevenksiz meyvesiz bağa girilmez
Yağmurda kuruyan toprak sevdalı
ÖZÜMÜ, SÖZÜMÜ, GÖNÜL GÖZÜMÜ
Güne güzel başlardık, gülücüklerle
Kalpten kalbe düşen öpücüklerle
Yeni kanat çırpan yavru kuşların
Boşluğa düşmek değil, atlayışları
Boşlukta bir can olmak
Ben bu aşkı sana verdim
Satıyorum, sattım gitti!
Gönlüm halı, yere serdim.
Satıyorum, sattım gitti!
Aşkım güldür, ol dikeni
Değerli Öğretmenime, Kıymetli Dost'uma hem ta'zime, hem de itirafa geldim...
Aslında bu yapamaya çalıştığım şey tam olarak 8 yıl geç kalmış bir "teşekkür..."
Üşenmedim taradım kendimi... Antoloji geçmişimi...
Değerli öğretmenimin bulabildiğim benim sayfamdaki ilk iz düşümü 2010 yılı ...
Mesajlarımın kaydını rica ediyorum.
Hikmet Çiftçini Antoloji.com keşf etdim deye bilirim. Bu insanda şiiri na kadar derinden duyma bacarığı vardır Allahım. 'Yazılmayan Şiir' şiirime yazdığı yorumunu okuyunca mat kaldım. Benim yazdiklarımı, kalemimden çıkanları en azı benim kadar yaşamış, duymuş, hiss etmiş gibi geldi bana. Sizdeki yür ...