Hikmet Çavdar Şiirleri - Şair Hikmet Çavdar

1952 yılında Sakarya’da doğdum. Uzun süre yöneticilik ve Sendika. Başkanlığı yaptım. Politika Gazetesinde yazılarım ve birçok dergilerde siyasi içerikli yazılar yazdım.
Bayındırlık Bakanlığı Yapı_İşlerinde göreve başladım. Müteahhitlik yaptım. 1999 Depreminde rahatsızlık geçirdim ve felç oldum. 10 yıl gibi süren hastalıkla mücadele ettim.
Bizler sevgiye aç bir toplumuz. İlgi sevgi görmeyi herkes gibi bende istiyordum. Sevgi mucizevi bir kelimedir..
Temmuz ayında ‘’Gözlerinde yeniden doğmak ‘’ adlı kitabım çıktı. Yeni kitaplar yaz ...

Hikmet Çavdar

Yedi yaşlarındaydım. Evimiz “Adapazarı, Yenicami Mahallesi Kurbanlar Sokağındaydı.

İlk büyük erkek torun olduğum için beni çok seven, hatta üzerime titreyen bir babaannem vardı.

Yıllar önce vefat eden beş amcadan sonra, yaşayan tek erkek evlatları babamdı.

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

63 yaşındayım. Bu yaşıma kadar dostlarımızı bu Gürcü, şu Abaza, Göçmen, Roman, Laz, Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak şu Arap diyerek arkadaş olmadık dost edinmedik.

Huzurun, barışın, sevginin, kardeşliğin değerini çok iyi bilen halkımızı 12 Eylül’den önce sağ-sol diyerek birbirine düşürdükleri gibi, şimdi de Abaza diyerek, Gürcü Laz diyerek, Kürt diyerek, Arap diyerek, Çerkez, Boşnak, Roman, Ermeni, Alevi, Süryani diyerek bölmeye çalışıyorlar.

Şırnaklı rahmetli Hasan Kuran, Diyarbakırlı Hüseyin Gezer, Hasan Ovat, Elazığlı Mehmet Bulduk, Batmanlı Adnan Yıldırım, Ağrı’dan Metin Kocaman, Medet Ayhan, Urfalı Ramazan Tekdal, Mardinli Abdulkerim Onat gibi bir sürü yüreği güzel ne çok Kürt kökenli arkadaşlarım olmuştu o günlerde.

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Nasılsın? Ben bir gün önce uyuyamaştım biliyorsun. Annemi fazla kafama taktım sanırım..



Anneme bir şey oldu. Bulaşık makinesine limon kabukları koymuş, güzel koku verir diye.

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Gülerken bile hüzünlü bakan gözlerin
İri bukleli gür kumral saçların,
Mankenleri kıskandıran fiziğin
Kalem gibi ince ellerin...
Bulunduğun şehir,
Sakarya, İstanbul, Ankara

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Neden soruyorlar ki adımı durmadan? Bir dakika, şimdi hatırlayacağım… Tam da dilimin ucunda, ama bekleyin… Sahi, benim adım neydi? “Hadi söyle adını” diye ısrar etmelerinin nedeni ne olabilirdi? Ben hala uyuyor muyum ya da uyandım mı? Sanki bir salıncakta sallanıyor gibiyim. Her taraf tam aydınlık değil, hava sisli mi, yoksa güneş artık gri mi doğuyor? Gördüğüm rüya neydi ve ben neden hala aynı rüyayı görüyorum ya da bu rüya değil ve ben uyanmaya başlıyorum. Rüya bile olsa neden hiç kimse yok ve ben neden hiç kimseyi göremiyorum. Acaba uyansam mı, yoksa bıraksalar da ben olduğum gibi mi kalsam? Ha bire sağımı solumu çekiştiriyorlar. Canım yanıyor mu bilemediğim gibi, yoksa farkında olmadığım yabancı bir kentte miyim? Karanlığından bir türlü çıkamadığım sisler içinde yüzüyor gibiyim. Hem konuş diye ısrar ediyorlar, hem de dinlemiyorlar.

Peki, neden sesimi duymuyorlar benim? İkide bir yüzüme doğru eğilen ve soluğunu hissettiğim hatta ilk defa değişik gelen kokusunu bile soluduğum bu insan kim? Uzun uzun yollar, geçemeyeceğim kadar derin su kanalları, bir türlü berraklaşmayan bulanık sular ve ben hep içindeyim sislerin ve beni boğacak kadar coşkulu akan bulanık suların. Peki, bedenim ve ruhum aynı değil mi ya da ayrı ayrı mı duruyorlar? Sislerin içindeki bu yabancı yüzler kimin? Evet; derin, merdivensiz ve dipsiz bir kuyunun içindeyim ben. Çıkmam mümkün değil, hiç bir umut yok benim için…

Ne kadar ölen akrabam varsa hepsi bir arada… Tanıdık, tanımadık kim varsa beni çekiştiriyorlar. Kimi bırakalım gitsin, kimisi de gelmiş, gitmesin madem geldi diye bırakmak istemiyorlar. Bir yandan da ha bire beni uyandırdığını sanan ama benim canımı yakanlar da kim? Ben ne yapayım şimdi? Gitsem mi, kalsam mı, kime sorayım ki? Her taraf uçan hayaletlerle dolu… Beni de alıyorlar aralarına, beraber uçuyoruz, benim bilmediğim ama onların uçtukları yerlere…

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Hadi gel de seninle Bursa’ya gidelim yerimiz bile hazır.
Çekirge ve Gönlü Ferah otellerinde yer ayırtım.
Dikkat et yanlış otele gelme sakın. (eski adı Dilmen Hotel) Hotel Gönlü Ferah City değil bizimki sadece Gönlü Ferah otel. Yan yana iki ayrı otel.

Konaklacağımız otelimizin tarihçesi ile ilgili yaptığım araştırmalar sonucunda, Gönlü Ferah Otelinin 1890 yılına dek uzanan bir geçmişi olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım.
Önceleri han ve termal banyo olarak hizmet vermekte olan otel 1900’lü yılların başına geldiğimizde 30 odalık bir konaklama tesisi olarak hizmet vermeye başlamış.

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Mutlu pazarlar dilemek istedim.
Eşe dostta arkadaşlara sana
Aldım elime kalemi
Aslında ne yazacağımı bilemiyorum
Hem çok şey var, hem hiçbir şey yok
Şu an da kelimelere dökemeyeceğim çok şey

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Sakarya İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Toplumun ve bireyin sağlığı ile ilgili; farkındalık ve kontrol, yeteneklerinin arttırılması, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesinin sağlanması, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesine yönelik, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın çalışma ve kampanyalarından toplumun ve bireyin daha fazla bilgi edinmesi amacıyla,

Sakarya’da hayata geçirilen “Sağlıklı Yaşam araçları” projesine ilişkin faaliyetler kapsamında Kent Meydanında kura ile 10 adet bisiklet dağıtacak anonsunu duydum ve o yöne yöneldim ve bir adet kura bileti aldım.

Kent Meydanında, Kura çekimini beklerken Ziraat Bankası önünde Yenihaber Gazetesi editörlerinden çok sevdiğim kardeşim Mustafa Kaya karşılaştım.

Devamını Oku
Hikmet Çavdar

Allah insana ne kadar güzel değerler,
Duygular vermiş
Gözle görülemeyen güzellikler,
Sevmek, sevilmek, üzülmek,
Ağlamak, sevinmek, acı,
Acımak, özlemek, ümit etmek,

Devamını Oku
Hikmet Çavdar


Üzülme lütfen, ben buradayım ya
Bak, ne güzel işte
Bana sen her an benimlesin demişsin
Evet, bak buralardan da yakınım sana, seninleyim
Daha ne istiyorsun?

Devamını Oku