Hidayet Şakalar Şiirleri - Şair Hidayet ...

Naz edip üşütme, nâra kavuştur
Ela gözlerinle kavur gönlümü.
İğde çiçeğine, güle karıştır
Kumral saçlarında savur gönlümü.

Dudağından lale, dilinden defne

Gözümde büyütmedim gönlümü azar diye,
Saçını okşamadım ellerim üzer diye,
Aşkımı öldürmeden gömdüğün mezar niye?
Günahsızım, suçsuzum, ta özümde duyduğum,
Seni ben soldurmadım açmayan tomurcuğum.

Bekle beni deli poyraz eserken,
Yıldızların çıkışında gelirim.
Gelmem sanıp kaderine küserken,
Yanık bir of çekişinde gelirim.

Arada bir selamını alırsam,

Doktor bir çare bul şu gözlerime,
Dünyayı tozpembe görmüyor artık.
Zaman çentik atmış otuz yerine,
Görüntü tek boyut durmuyor artık.

Toz mu çıktı, önümdeki sis midir?

Silahın kalemindir, ışığın İslamiyet
Tarihleri yeniden yazabilirsin yürü!
Hoşgörü kılavuzun, hedefinse adalet
Sınırları yeniden çizebilirsin yürü!

Sevgiyi hâkim eyle gönül saltanatına,

Ceketinde üç saydım, şalvarında dört yama
Esas duruşa geçti girmek için makama
Girdi ve dertlerini zor güç anlattı ama
Çıkarken gözü düştü misafir koltuğuna
Çıktı makamı sordu şalvarın yırtığına

İlimsiz yürümez bir medeniyet
Zaferin sırrında ilim görünür
Savaş ya da barış olsa da niyet
Süngünün yerinde ilim görünür.

Ne ömür bakidir, ne şöhret, para

Sevda erim erim eritir ama
Ayrılık çok dertten beter deli kız
Hasret diyarında gündüz arama
Güneşi doğmadan batar deli kız

Gözde bulgur bulgur biriken yaşlar

Ben hiç beklettim mi bayram gecesi,
Beklemek içime oturdu benim.
Kapıda duyduğum her çocuk sesi,
Söküp ciğerimi götürdü benim.

Ahmed'im, Zeyneb'im, Mehmed'im dedim.

Bu kadar naz edip geçme minnete,
Gördüm memleketin sırrı var sende.
Malatya'dan beri, Maraş'tan öte,
Bizim oralardan biri var sende.

Yüzlerin "Ericek" elması gibi,