Ne zaman hüzünlü bir türkü dinlesem,
Duygularım sel olur akar benim.
Yüreğimin bir yerleri kanar,
Tutmaz elim,konuşmaz dilim.
Tam merkezine düşerimde,
Bir yağmur cisisinde buldum ben seni
Islaktın,bütün kirlerinden arınmış dünyanın.
Gökte yıldızlar vardı,gece ayazdı.
Düşlerin şavkı karanfil kokuyordu.
İnsanlar esiri olduğu korkularda üşüyordu.
Işıklar yanıyordu tepelerden bir yerde
Bir adamı asabilirsin.
Kurşuna dize bilirsin mesela.
Giyotinle kafasını keser,
Bir yığın et bir o kadar kemik,
Bırakabilirsin olduğu yerde.
Çocuklar.....
Bizim çocuklarımız.
Bozkırda bir başak gibi salınan
Yedi veren gülleri gibi
Renk veren
Buram buram sevda tüten
Bugün birlik zamanı
Laf emzirtmesin kimse
Birliği bulan dirliği kuran
Bırakın içinizdeki öfkeyi kini
Kucaklaştırın bu halkı
Yetsin bitsin bu kaos deyip
Bugün sevdalıyım ben
Gökte uçan kuşa
yerde gezen karıncaya
Bugün sevdalıyım ben
Terleyerek ekmek kazanan adama
Kirli ellerin ne zaman yakamızdan düşeceği
Bu son sıgaram olsun
Bu da içtiğim son duble
Sarı saclarını dağıtan yosma
Mavi sürmeler çeken gözüne
Ve ki bilmediğim yeşilin bin tonu
Bir o kadar mavi gökyüzü
Bana ölümü tasvir edebilirmisin.
Yada çizermisin resmini Enteriyör,
Yer şekil önem arzedermi tuvalda,
Kim seçebilir ölüm denen geceyi.
Issız karanlık gecelerden,
Ayrıldık artık.
Bu aşk bitti dedin.
Ve gittin.
Bende alıp başımı,
Teybeme yüklediğim aşkımı.
Kendi yoluma gittim.
Demişler ki....
Bir inişin bir yokuşu vardır.
Öyleyse.....
Bir başlangıcın bir bitişi olmalı.
Doğuşun ölümle noktalanması kolay olmamalı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!