Baykuş gölgesinde usançlarımız.
Umut üstünde kanat tüyleri.
Haykırış gırtlakta, tutsak.
Şöleni açılmış ama,
Özgürlük aksak.
Gidilen yollar çatlak patlak.
seni çok aradım bülbülün dilinde
bulamadım, uçmuştun dağların doruklarına
rahibe duruşlu, pergelle ölçme beni
karışla yeter
tersten bakma dürbünle
zaten nokta kadar kalbim var
Bir avuç homurtusun
Kulaklarımda,
Delikanlı ömrüm.
Bir serin fısıltısın
Dudaklarımda
önemli değil mal mülk dediler
sadece ruh sonsuz yaşayacak
senlik benlik yok
ruh donatılacak, ruh donatılacak
yemenin içmenin fazlası haram
süslenip püslenip dışarı çıkmak asla…
bu akşam sen yoksun meleğim
gözyaşların yok kirpiklerimde
gözlerimi de alıp götürmüşsün
tam kıvamına geldim aşkın
gezinirken şaşkın şaşkın
çarptım bir büyülü cipe
Yağmur olup düştün
Sıcak gönlümün teline.
Her damlan ayrı ses,
Her damlan ayrı nefes.
Yağıyorsun içeriden dışarı.
Islatmıyorsun saçlarımı.
yanlış yere vurdun bıçağı kızım
Sezar değilim ben
Brütüs olamadın maalesef
çiçek tozu uçmasın diye nefes tutan
esmişse biraz
nedeni vardır elbet
sarıysa merceğin bütün kadınlar sarı saçlıdır
bütün gözler mavidir maviye vurulduysan
iki kere iki dört etmez, halt eder çoğu kez
kuruş, milyon, falan filan derken
kişiye göredir çarpımlar
her şeyi kırmızı gören bekler yeşili
öfkesi fırtınalı tepelerde cebelleşen
azgın ve soğuk dalgalarıyla Karadeniz'in
pıtraklı bir yolda iki büklüm,eli oraklı kadın
sırtı sepetli asırlık çınar
ve sen onun kızının kızının kızı
kentli ve hem de eğitimli bebek
ESRA gizemli esişiyle ALTAY
CİHAD kendisiyle savaşan AYDIN
AYDIN gençlerin müjdesi SEBAHAT
MERVE kavurucu havada BULUT
BORA bal, bazen sirke gibi KESKİN
ERENGÜL gülücük yüklü ERENLER
Bütün çocuklarımızın güz soğuğunda değil yaz sıcağında büyümesini ve yaşamasını, o yazları da çok beklemememizi diliyorum.