1968 yılında Malatya'nın Akçadağ ilçesine bağlı Kürecik Nahiyesinde doğmuşum. Küçük yaşlarda babam yoksulluk nedeniyle gurbete çıkmış. İlk zamanlar Antep ilinde hamalcılık, sonraki yıllarda da Almanya'ya gitmiş. İlkokulu Köyüm olan Balhacı'da okuduktan sonra, Orta öğrenimimi İstanbul'da, teyzemlerde tamamladım. Kavacık Ortaokulu ile Paşabahçe Ferit İnal Lisesi'nden sonra Yüksek Öğrenimimi Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünde, 1995 yılında tamamladım. Karaköy ve Eminönü'de seyyar satıcılık yaptım okul tatill ...
Ve ansızın kime ait olduğu bilinmeyen bir türkü düşerdi içimize
Hoyrattık sevmelerde
Ve yürüyüşlerde yabancısıydık kolkola
Yabangülünün kollarında açardık gözlerimizi
Saatlerce susar, günlerce sevişirdik acılarımızla
Bütün sevmeler boşa gitmesin diye
Bir başka bahara kaldı
Seni görüp
Sana dokunmak
Ve ateşinle eylül eylül ısınmak,
Ertelenmiş acılar bir başka bahara.
Gün yirmidört saat ararım seni
Yıldızlara bakar ararsın gözlerini şimdi
Sönen şehrin ışıklarında uzayıp gider gölgen
Bir son nefes daha çekersin içine
Adımların nereye götürür seni, bilemezsin.
Sahile çarpan dalgaları dinler, dalıp gidersin
Erken yakalandı amcam amansız hastalığa
Bu illet de nerden geldi şimdi başımıza
Daha üçüne bile girmedi oğulcuğu
Kimin bıyığıyla oynayacak şimdi.
Tam üç yıl sürdü tedavisi
Biten bir günün ardından
Kuşlar gibi dönüyoruz eve
Denizin üzerinde
Motordayız.
Tükenmiş param
Sigara alamamışım.
Sonbaharı yaşıyorum gurbette sensiz
Kurumuş yapraklar dökülüyor bir bir
İstanbul sele teslim olmuş
Sis de çöker birazdan
Gurbette yaşıyorum içimdeki senle.
Birgün çıkıp geleceksin, sisler arasında kaybolan gözlerle
Yorgun bir serçenin kanatlarına alarak gözyaşlarımı
Çekip gideceksin henüz kapanmamış pencereden.
Bütün hüzünler,
Gözyaşları,
Bulutlar,
kime kızdın da öyle hırçın vurursun kayalara
üzerinde bir yer bırak adımlarıma
sana geldim dökerek yüzümü sokaklarda
istersen alma, gitmesini yine bilirim uzaklara.
beyaza mı büründün sabahın bu saatinde
Bu çocuk anasız da büyür
Bu ağaç köklerini salmış bir kere toprağa
Yeter yağan yağmur yapraklanmasına,
Bu ateş şimdilik söner
Yeter yarına doğan güneş ısıtmaya,
Bu gözler kapandı mı
Kendinden kaçarsın birgün
ne bir dost sesine takılır gözlerin
ne de martılara,
tüketirsin ömrünü insan kalabalığı arasında
yorgun düşer bedenin yağmurlu sokaklarda.
merhaba haydar bey tebrikler guzel siirler yazmissin nasilsin kemal kaplan ile gorusuyormusun selamlar beni belki hatirlamassin ruzgarlibahceden gaziantepli saim haberlesirsek adresim [email protected] sevgilerle