Hatice ondokuzunda bir fidandı,
Giderken ardında bir emanet bıraktı;
Hüseyin daha bir yaşında,
Emziği ağzındaydı.
Hatice’nin gidişine
Dayaktan dedi kimileri,
Doğru muydu kimse bilemedi.
Ana gidince çocuk ayaza kaldı,;
Baba evlendi, biri oksüz biri yetim,
İki bebe eve alınmadı.
Hüseyin kah Müezzin dedesinin ocağında,
Kah Marangoz Hafızın yanındaydı,
Dört teyze iki dayı arasındaydı.
Geceden ıslanan döşekler,
Sabah olunca damdaydı
Doncak gitti kimi günler okula
Yediği dayaklardan, adı arsıza çıktı.
Teyzeler büyüğüydü,
Dayılardan biri yaşıtı,
Herkes okullara yollandı,
Hüseyin mandaların peşinde
Öksüz bir çobandı.
Biraz dikelince başı,
Zehir gibi oldu aklı,
Durmam dedi kaçtı,;
Hem okudu hem çalıştı,
Üniformaları Hüseyin’e çok yakıştı.
Bir gün bir tanıdığın evinde,
Müzeyyen'le tanıştı;
Tertemizdi dişleri, çorapları beyazdı.
Yuva kurdu iki evladı oldu.
Hüseyin, elinden tuttu herkesin;
Kimine evlatlık kimine babalık etti,
İsteyene akıl oldu,
Eksileni doldurdu,
Sırt verdi devrilene,
Sılayı rahim oldu memleketine.
Misafiri hiç eksilmedi,
Sofraları çok bereketliydi.
İçinde fırtınalar koptu;
Bazen sert esti gürledi,
Bazen yandı söndü hislendi..
Bel ki sevilmekti derdi
O çok sevdi herkesi ve herşeyi
Bir yalnizlığı sevmedi,
Bir de çocukluğuna uyandığı
Bayram sabahlarını.
Ahh yüreğine çöken ofu bir söküp atabilseydi...
Kayıt Tarihi : 2.10.2025 13:39:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir öksüzün hikayesi....Yüreğimi yarsalar bir of çıkar diyen, Hüseyin Yurtseven'in anısına...




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!