Saklanmış bir duvarın yanına,
Aç bir kurt gibi
Gelecek tehlikeleri bekliyor çocuk.
Gül suyuna bulanmadan,
Sokaklara atılmış.
Şu güneşi batarken görmüş,
Kimse öğrenmedi hayallerimi
Umutlarımı ve düşüncelerimi.
Dostum bile biliyor mu ki,
Gerçek kişiliğimi?
Arkamdan söyleniyorlar,
“Günah olsan, yine işlerdim”
Diyenleri görüyorum sonra.
Günah olsan işlemezdim,
Allah’ımın üstüne sevemezdim.
Ama sizde “günah!
Sakın sevmeyiniz beni.” Deseydiniz,
Gün doğdu, vakit geldi
Yünden duvarların arkasına saklanmış
Hamurunda azim olan ancak
Tembelliğe yönelen insanlar
Kalkın!
El atın toprağa
Haberlerden öğrendim,
Pakdil’in satırlarında sevdim seni.
Yüreğime oyuk bir yara açıldı
Değindikçe sızlardı.
Tüm Müslüman yürekler
Orada atardı.
Gelip, geçiciydi hayat
Tozpembe mutluluklar,
Gelip, geçici sahte hevesler.
Ayrılamadığım ailemdeydi huzur
Annemin bağrındaki şefkat,
Babamın yanındaki güven…
Kara, çirkin bir kız gibi oldu
Bu şehir!
Nifak tohumlarıyla doldu,
Doldu, taşıyor şu dağlar.
Fitne, fesatla dönüyor dünya.
Kalemdeki zap suyu bitti.
Bu gün fark ettim de,
Çocukken, bedenimize vurulduğunda ağlıyorduk,
Şimdi ise yüreğimize...
Oysa oysa
Büyüdüğünde daha güçlü olmaz mıydı insan?
Ruh, olaylar karşısında güçlü olmaya zorluyor,
Bir Buz Dağ’ı vardır ki,
Karşımda öylece durur.
Susar, söylemez derdini
Her zaman devasını,
İçinde arar.
Bir sözü, bin bir mana yüklüdür,
Şiirle karın doymuyordu
Anlayamıyordum ben bunu.
Oysa herkes becerebildiği işle
Doyurmuyor muydu karnını?
Bilmiyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!