Kirkitte halı dokuyan teyzeyi özlüyor insan
Tezgâha boydan boya serilmiş
Renkli iplerle ilmek ilmek işlenmiş
Örtüleri arıyor insan.
Öz toprağının kokusu olmayan,
Kar yağıyor lapa lapa,
Ellerime düşüyor, eriyor.
Ve aklıma düşünceler geliyor.
Diyorum ki;
Keşke bu kar insanların yüreklerine yağsa
Ve onları bu evren gibi arındırsa!
Tahir ile Zühre vardır,
Nazım’ın kaleminden.
Birbirlerinin kaderlerinde olan,
Yusuf ile Züleyha vardır.
Ve onları örnek alan,
Onlar gibi olmaya çalışan,
Evreni güzel yapan denizdir,
Mavinin özgürlüğü orada hissedilir.
Engin denizlere yelken açarken
Evreni yaratana seslenilir.
Gebe bir anne gibi evren,
Annenin içindeki bebek misali deniz
Derin düşüncelere daldım,
Engin denizlere yelken açtım bugün.
Artık,
Gencim, olgunum, cesurum…
Babamla uyuşmaz fikirlerim
Yolumu kendim çizebilirim
Çektim elimi ayağımı her işten,
Karışmıyorum hiçbir şeye.
Dolanıyorum öylesine
Şu şehrin mahallelerinde…
Bak oldu işte şu şiirler,
Bana bir yaren, bir ahbap!
Geçen gün hastanede bir amcayla tanıştım
Yoğun bakımın önünde çaresizce bekliyordu
Hani derler ya “dokunsan ağlayacaktı” diye
İşte tamda öyleydi…
Yanına gittim zarifçe dokundum sırtına
“Ne oldu amca? Sen kimi bekliyorsun? “ dedim
Âşık olup da edebini koruyanı,
Cennetle müjdeliyor Efendimiz.
Bizde öyle yazıyorduk şiirlerimizi
Ancak insanlarla sınırlamıyorduk öyle kendimizi.
Belki vatana
Belki bayrağa
Elimi ayağımı çektim her işten!
Aklıma sorular takılıyor,
Cevaplayamıyorum ezberden…
Zaten sorduklarımda anlamıyor beni.
Konuşurken o gözlükleri çıkarsalar
Çok iyi anlaşılacağım da…
Arkadaş denilince,
Hüzünlenirim, gözlerim dolar.
Ortaokul arkadaşım gelir aklıma.
Daha on ikisindeydi Asya.
Dün gibi hatırlarım ya…
Gözümün önünde vurmuşlardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!