Sabret diyorlar, zamana bırak
Öyle berrak, öyle parlak
Ve de öyle ak pak ki;
Sevdiğim, sesini özledim...
Ya bir haber bırak,
Aç kaldı, aşa muhtaç kaldı
Yürek;
Kıtlık geldi, dayandı
Yokluk geldi, bileğlendi,
Bir battaniye, bir yorgan
Giydirdi çocukları:
Ela gözlü olman da gerekmezdi;
Sevdayı tozlu sandıklara koyman da;
Oysa gözlerin ela,
Eref eref davranmansa,
İnan,
Başa bela...
Kalbim duracak son tiktaksız,
Ya da boğazım düğümlenecek
Bir dem solumadan,
Oysa daha ne kadar geçti aradan;
Sabırsızlığım haksız, ama
Masal da bu ya;
Ölenin ardından ağıt yakılırdı,
Ben usulca dinlerdim;
Seslerin en keskini,
Çığlığın en bıçkını,
Kırılmıştır gönül üçgeni;
Ve işte,
Seviyorsan, gerçekten
Anlarsın hayalden,
Ama gene de
Ararsın gerçeği,
‘Onca seviden sonra
Şimdi kaçman neden? ’
Saat gecenin onu,
Erken başladım sana,
Bir soluk da uyurum,
Arda vakit kalırsa,
Nasılsa;
Sen yerime de uyursun,
Ellerim kalem tutuyor ya hani,
Gözlerim arar arar da, bulamaz seni.
Kağıda kalem yazıyor ya o anı,
Yaşamak, ama divit ucunda, sevdayı;
Öyle acı, öyle acı ki...
Kollarım uzanır uzanır da,
Gözlerin,
Dilimden düşürmediğim
O keskin hece,
Çözemem bakışlarını,
Gözlerin,
Cevapsız bir bilmece...
Geliyorsun,
Bir şeyler fısıldıyorsun
Sonra düşünceler
İnceler, inceler
Öyle ince eler, sık dokur ki
Senin üstüne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!