Neden kırkağaç kesildiniz,
Dar günümde dost bildiğim,
Tutunduğum ince dallar?
Gölgesinde gönül serdiğim,
Bir esintide kendimden geçtiğim,
Ben mi çok narindim,
Ekmek gibi,
Su gibi,
En yoğun duygular,
En kıt zamanların ürünü,
Boyutsuz bir zaman,
Ve taşlaşmış bir duygu,
Senden uzaklarda
Ne de mutluyum,
Kan damarda sıcaktır,
Güneş mavide sarı,
Dışa açılan pencerem,
Bu
Şiir yazmak, hastalık bir tür;
Hani, kalem yazar, dil okur.
Sanma,
İyi şair
Böyle olunur;
Bak şöyle etrafına bir,
Yeni yıl derler,
Yeni erekler derler,
Neler neler umut ederler;
Oysa karın doyurur mu umut?
Sanma ellerinde bir lokma
Kağıt helva,
Gece zifiri karanlık,
Bazı cılız bir ışık
Gelir;
Gözlerinin ferinden midir?
O da bir anlık,
Sonra söner ışık,
Seni düşünmek güzel şey,
Gün doğana dek,
Yıldızla dans,
Ayla cümbüş,
Geceyle raks,
Iraksın...
Kuş değil ki uçan,
Kara bir yazgı,
Kaş değil ki kanayan,
İnce bir çizgi,
Sallanır durur,
Tellerde,
Rüzgarlar eser, kalbim, içinde misin?
Can yoldaşım, mahzun bakar ardımsıra;
Dişlerim buz tutmuş, dudaklarım çığ
Kopmuş..
Ruhum, bedende misin?
Ayda mı,
‘Ben onca emek verdim tiyatroya’
Demiştin ya bir gün;
‘Hepsi boşaymış’;
Yanıldın oysa,
Ne de güzel oynadım karşında,
Bir çırpıda atılan kahkahayı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!