Kafdağı’nın gözleri ışıyor parmak uçlarımda,
Şimal rüzgârları bulaşıyor saçlarımın kınalı kıvrımlarına.
Esmer bir dehlizi yankılıyor bir çenginin naraları…
Perçemlerinde bir ömür kanıyor martıların,
Ve gagalarında pul pul vapur çığlıkları…
Dizelerime kan yağıyor, dizelerime kan…
Karanlık düşlerimi yağmalıyor
Ellerim ondan bu kadar bozkır, ellerim ondan böyle kocaman.
Gözlerim kalabalık caddeler gibi, hıncahınç meydanlar gibi bozgunlara gebe.
Yüreğimde güz çürüdü,
Alnımdan karanlık öptü.
Vazgeçtim çocuk gözlerinde ıslanmaktan.
Varsın üşüsün ellerim,
Kanasın dizlerin yol ayrımlarında,
Sesini istemiyorum aylak sabahlarımda.
Gece yine esmer,
Genzimde ödünç bir hıçkırık…
Ağlayamıyorum.
Kâğıtlar buruşmuş, kalemim kırık,
Anlatamıyorum.
Bu duvarlara seni haykırdığım kim bilir kaçıncı akşam?
Yoksulum,
Çünkü ensemde ellerin var.
Karanlıksın, korkuyorum.
Koşamam aynalara,
Ağzı dili yok gibi duvarların,
Geceler hoyrat,
Karanlığın elleri öylesine kocaman ki…
Rüzgar eşkıya,
Avuçlarımda baş belası bir düş.
Aylak bir gece yarısı,
Renksiz bir türkü
Yürek, aylak bir sonbaharın ayak sesleriyle irkildi,
Yaşanan ucuz bir geceydi.
Ellerin saçlarımda,
Aklımdan birden ölümüm geçti.
Biz zor kışlara kapadık gözlerimizi,
Ve yalancı baharlara uyandık.
Türküler aydınlığı çağırırken,
Niye karanlığa kurayım saatimi.
Mısralar umudu doğururken,
Neden sisler perdelesin gözlerimi.
Çoğalttıkça kardeşliği içimde,
I
Gözlerime cemre düştü,
Yüreğinin üstüne koyunca yüreğimi.
Şiir miydi mistik coğrafyalarda heybemdeki azığım,
Gözlerin miydi, sen miydin onca zorbalıktan sonra kuşandığım?
Nice suskunluktan soyup konuşkanlığımı, biriktirdiğim kokun muydu satır aralarında?
Şehir kalbinden yedi kurşunu,
Can verdi hıçkırarak rıhtımda gece.
Başım göğsünde,
Çocukluğunu sarmak istedim pas tutmuş ellerime.
Oysa sen vazgeçmiştin çoktan bende bir sen olmaktan.
Kirpiklerimde hayalin asılı kaldı işte o an.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!