Alışkanlığının mermilerini boşalttığına
Yeminler etmiştin;
Alnıma dayarken geçen akşam, soğuk namlusunu.
Hani değişmiştin!
Anladım ki, karınca izleridir, alışkanlığın adımları…
Kurutulmuş sevdamı
Sakladığım defterden,
Kokular yayılıverdi
Odama bu akşam.
Şavka vurdu
Duygularım bir an!
Hayat, masum bir çocuktu peşim sıra takılan.
Nasıl bırakıp da giderdim söyleyin bana onu?
Kör karanlık bir gecede, ıpıslak anılarla…
Ve ağlıyordu,
Ve umut yüklüydü gözleri,
Ve yumuk yumuk elleriyle tutmuştu paçamdan.
Gözlerim mahşer yeri,
Dolmuş bütün insanlar.
Seni bana göstermez artık;
Kırıldı bütün aynalar.
İnfilak etti gözyaşım,
Sulara gömüldü balıklar!
İçini boşaltıyorum gölgemin.
Öyle daha rahat taşıması.
Keşke bir ipim olsa:
Bağlardım,
Kaçamazdı.
Sanıldığının aksine,
İlkbahar da dost değil,
O da eksiltiyor durmadan kısalan ömrümüzü.
Titriyor sinirden ellerim, kollarım.
İçimde garipten bir duygu var:
Bunaltıcı bir karanlık,
Parçalı bulutlu.
Neye el atsam, isteksizim
Ve o kadar da aç!
Uykuya dalmak isteyen çocuklar gibi
Mutlu şekilde...
-Işıkları söndür diyorduk,
-Işıkları söndür!
Bir bir ışıklar sönüyor.
Karanlığa gidiyoruz,
Söyleyin nerde kaldı, insanın acıma duygusu;
Üşür soğukta, suya düşmüş ıslak kedi yavrusu!
Kader, kulağına fısıldayacaktı Zamanın.
Olmasaydı Torpil’in sinsi planları.
Sessizce Kaderi
Vurdu Torpil arkadan.
Asla bilemedi Zaman;
Kaderin kulağına ne fısıldayacağını!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!