kırılmış bir dal gibiyim
yapraklarım yelde kaldı
çelikten bir kafesteyim
anahtarlar elde kaldı
gözlerim hep saatlerde
kimi zaman hıçkırarak ağlar durur izbelerde
eli mahkum
kimi zaman şaşkınlıkla susar kalır cezbelerde
dili mahkum
bağlaması çığlık çığlık isyan etmek istese de
ömür sararır dalda durmaz düşesi gelir
kuşu uçar yuvanın
başı döner insanın
gözbebeği üstünde / bir gün inesi gelir
ak gömlekler içinde gelinleşir de ölüm
Önce sıyrıl sahte tutuluşlardan;
Tek noktaya bağla tutuluşunu...
Öyle bir kurtul ki kurtuluşlardan;
Kurtuluş kıskansın kurtuluşunu! ..
bir ikindi üzeri güller arasındayım
selvi söğüt altında kan kırmızısı güller
yürek sızısı güller
esinti tatlı tatlı yüzümü okşamakta
gülümsemekte güneş yapraklar arasından
derdimi anlatamam kimseye ne eş ne dost
kimse beni anlamaz ben kimseyi anlamam
birkaç öğüt birkaç süz hepsi bu kadar tamam
beni anlayan tek şey aşınmış eski bir post
seccademe kapanıp ağlarsam biraz eğer
yavaş yavaş ördü siyah saçını
gecenin perisi kaçtı seherde
gözetledi vakti bir bilinmez el
nurun perdesini açtı seherde
Kurtulsam saatin tik tak’larından,
Ömrümü kemiren “gün”ü unutsam;
Zaman belasını başımdan atsam,
Ayrı düşsem takvim yapraklarından.
Yetmişlikti, vade doldu, denmese;
paradan puldan geçtim desem
YALAN
makamdan kuldan geçtim desem
YALAN
AVAZ AVAZ
Dağlarda avaz avaz
Haykır rahatla biraz
Yıldızlardan ışık al
Mavi hülyalara dal
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!