Kadınlığının kokusunu çekiyorum içime
Ve sen…
Uyuyorsun şefkate muhtaç bir bebek gibi
İç çekişleriyle
Kadınlığının kokusunu çekiyorum içime
Az önceki dişiden eser yok geride
bir erkek babasına benzemeye başladığı an
yaşlandığından dem vuruyordu Nietshce
ve babam da bir duble rakıda tüm borçlarını öder
ikinci dublede alacaklı olurdu hayattan
galiba Yılmaz’ın demlerindeyim
sakalımdaki beyazlar gözüme batmıyor artık
ve…
yüzmek denizinde ölümün…
deniz sakin
ve lakin
çeker beni
hırçınlığı denizin
körfez pus-uya yatmış
görünmüyor Karşıyaka’nın öte yakası…
genizde kesif bi duman kokusu
kör martı uçuşları
inmekte son vapur yorgunları
………………………………
Çıkamaz oldum senli havalarda
Ben... benden dışarı
Ve
Yağarsın bana inat
Yeryüzüne…yüzüme...
Akar giderken derinlerime
Uzun…karanlıktı gece….
Ey güneşin kızı
“uzun karanlık gece”ydin
Oysa ki
Yetmedi aydınlığım
çekip giden midir acımasız
yoksa gönderen mi?
sebepleri görmeksizin...
gömülüp sonuçlara...
inceden damlar yaşanmışlıklar...
içimize...
uzanmışım sırtım üstü…
sağ avucum Ege dolu
mutedil…
solum Akdeniz
hoyrat hafiften…
zeytin kokularım buram buram
Dileğim…
Tüketmeden…
Tüketilmeden …..
Yıllanmak şarap tadında belki…
Farkındalıkların, günaydınlarında olmalı her ne olacaksa...
Öylece yaşamak seni…
Şair Hasan Esat Heptunalı, bilmiyorum beğeniyor mu yazdıklarını? Ama ben çok beğenerek okuyorum kendisini.. İnsan, hep birşeyler buluyor kendinden onun dizelerinde... Şanslı olduğumu düşünüyorum. Şiirleriyle tanışabildiğim için... Umarım yazmaya devam edersiniz...
Özlemle yeni şiirlerinizi bekl ...